ŞİİRDE AHENK VE RİTİM

  1. Ölçü (Vezin): Şiirde dizelerin hece sayısına veya hecelerin ses değerine göre bir uyum içinde olmasıdır.

Türk edebiyatında üç çeşit ölçü kullanılmıştır: hece ölçüsü, aruz ölçüsü ve serbest ölçü.

a.   Hece Ölçüsü: Şiirde dizeleri oluşturan sözcüklerin hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçüdür. Bu ölçü Türklerin milli ölçüsüdür. Özellikle İslamiyet öncesi dönem ile halk edebiyatında kullanılan ölçüdür.  Hece ölçüsüyle yazılmış dizeler okunurken belli yerlerde durulur. Durulan bu yerlere “durak” denir. Durak sözcüğün sonunda yer alır.

“Be-ni- ka-ra-/ di-ye- yer-me………………………..4+4= 8’li hece ölçüsü

Mevlâ’m yaratmış, hor görme

Ala göze siyah sürme

Çekilir, kara değil mi”

b.  Aruz Ölçüsü:

  • Dizelerdeki hecelerin uzunluk ve kısalığına göre, açık ya da kapalı oluşuna göre düzenlenmesidir.
  • Kısa heceler nokta (.) uzun heceler çizgi (-) ile gösterilir.
  • Arap ve fars edebiyatından alınmıştır. Divan edebiyatı, Tanzimat, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati edebiyatlarında kullanılmıştır.
  • Son hece her zaman uzun okunur. Uzun, yani kapalı hecedir.
  • Hece uzun ünlü ile bitiyorsa hece yine uzun sayılır, yani kapalıdır.
  • Aruz ölçüsüyle yazılmış bir şiirdeki ölçüyü belirleyebilmek için şiiri oluşturan hecelerin (.) veya (-) işaretiyle gösterilmesine ve kalıplarının bulunmasına “takti” denir. Takti, ölçünün parçalarını belirlemeyle ilgilidir. Takti, hece ölçüsündeki durağa benzer.
  • Takti, hece ölçüsündekinden farklı olarak kelimenin sonunda değil de kelimenin ortasında da olabilir.
  • Türkçede uzun sesler olmadığı için, daha doğru bir deyişle aruz ölçüsü Türkçeye uygun olmadığı için bazı kusurlar oluşmuştur. Bu aruz kusurları med, imale, zihaf gibi terimlerle ifade edilmiştir.
  •  İmale (çekme, uzatma): Kısa olan bazı hecelerin ölçüye uydurulması için uzun okunmasına denir.
  •  Zihaf: İmalenin tersidir. Arapça ve Farsça sözcüklerdeki uzun heceyi, ölçünün gerektirdiği yerde kısa hece gibi okumaya denir.
  •  Med: Aruzda ritim denen iç ahengi sağlamak amacıyla iki heceyi bir hece durumuna getirmek. Yani bir tam sesi bir buçuk sese yükseltmektir. Med, her zaman bir uzun hece ve onu takip eden kısa hece arasında yapılır. Yani med, iki kapalı hece arasında bir açık hece bulunması gerektiğinde sonu bir uzun ünlü ve bir ünsüzle biten birinci heceyi imaleden biraz daha uzun okumaktır.
  •  Vasl: Kapalı bir heceyi açık hâle getirmek için, son hecesi ünsüz bir harfle biten bir sözcüğün, kendinden sonra gelen ve ilk hecesi ünlü olan sözcüğe kendiliğinden bağlanması ve iki sözcüğün tek sözcük gibi okunmasıdır. Ulama aslında bir kusur sayılmaz, çünkü şiirdeki musikiyi artırır.

“Di di gör düm / ol ha bî bin / â ne si

   .   .    _       _    /   _   .   _   _    /    _   .    _

Bir a cep nur / kim gü neş per / vâ ne si/”

_     .  _    _     /_      .      _    _    /   _    .    _

Fâ  İ   lâ  tun  / Fâ  İ   lâ  tun  /    fâ    İ     lün—————kalıbıyla yazılmıştır.  

c.   Serbest Ölçü: Bu ölçüde hecelerin sayısı ya da uzunluğu kısalığı dikkate alınmaz. Serbest ölçü aslında ölçüsüzlüktür. Cumhuriyet dönemi edebiyatında kullanılmış ve kullanılmaktadır.

ÖRNEK 1:

“Gözlerin gözlerime değince

Felaketim olurdu ağlardım

Beni sevmiyordun bilirdim

Bir sevdiğin vardı duyardım

Çöp gibi bir oğlan ipince

Hayırsızın biriydi fikrimce” (Attila İlhan)

ÖRNEK 2:

Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,

Dünyanın en güzel sesinden

En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey…

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

Ben artık şarkı dinlemek değil,

Şarkı söylemek istiyorum.  (Nazım Hikmet Ran)

  • KAFİYE (UYAK) ve REDİF

 Şiirde dize sonlarında ses veya sözcük tekrarlarıyla sağlanmaya çalışan ahenge uyak denir. Kafiye tarih boyunca şiirin vazgeçilmez ahenk öğelerinden olmuştur. Şiire hem estetik katar hem de şiirin daha kolay ezberlenmesini, akılda kalmasını sağlar. Bundan başka bir duygu veya düşünceyi zihinlerde iz bırakacak şekilde vurgulamamıza yardım eder.

a)     Redif: Şiirde dize sonlarında yer alan aynı işlevdeki ek, sözcük, sözcük grubu hatta dize benzerliğidir. Uyaktan ayrı bir başlık altında da verilebilir. Redifte eklerin ünlü veya ünsüz uyumlarına göre değişmesi, aynı işlevdeki eklerin redif olarak alınmasını değiştirmez. Yani”-di” geçmiş zaman eki, ses uyumuna göre “-tı,-t,-tu,-tü…”olsa da redif kabul edilir. Yani “var-dı” ve “git-ti” ile biten iki dizede –“dı ve –ti” ekleri redif olarak kabul edilir. Bu durum sadece redif için geçerlidir. Uyak ararken örneğin ı ve i sesleri ortak uyak olarak kabul edilmez.

Derinden derine ırmaklar ağlar

Uzaktan uzağ-a çoban çeşmesi.

Ey suyun sesinden anlayan bağlar

Ne söyler şu dağ-a çoban çeşmesi?

 Yukarıdaki dörtlükte “çoban çeşmesi” tekrar edilmektedir. Ayrıca dağ-a ve uzağ-a sözcüklerindeki “a” sesi ise her ikisinde de ismin yönelme hal ekidir. Yani işlev benzerliği vardır. Bu nedenle “–a çoban çeşmesi” rediftir.

Dört yana bak-tım da geldim

Köprüleri at-tım da geldim ———– Bu dizelerdeki görülen geçmiş zaman –tı, birinci tekil kişi eki –m,    

de bağlacı ile geldim çekimli fiili aynı işlevde kullanıldığı için iki dizede de “–tım geldim” rediftir.

b)  Yarım uyak: Dize sonlarındaki tek ses benzerliğidir. Aşağıdaki dizelerde aynı işlevde olan “gelir turnalar” rediftir. Rediften önceki sözcüklerdeki tek ses tekrarı “ş” sesidir. Bu da yarım uyaktır.

Katar katar olmu-ş    gelir turnalar

Eğrim eğrim ne ho-ş  gelir turnalar

gelir turnalar ——–redif

-ş sesi yarım uyaktır.

****************

Yiğit kendini ö-ğ-ende

Oklar menzilin dö-ğ-ende

Şeşper kalkana de-ğ-ende

Kalkan gümbür gümbürlenir

Yukarıdaki dörtlükte “-ende” ekleri “-diğinde”, “diği zaman” anlamında bir zarf-fiil ekidir. O nedenle rediftir. Geriye kalan “ğ” sesi üç dizede de ortaktır. O nedenle “ğ” sesi yarım uyaktır.

c)   Tam uyak: Dize sonlarındaki iki ses benzerliğidir.

Bursa’da bir eski cami avlu-su

Mermer şadırvanda şakırdayan -su ———-tam uyak

*******

Tarihin dilinden düşmez bu dest-an

Nehirler gazidir, dağlar karham-an.———-tam uyak

*******

Ben kocadım sen genc-el-din

Başa bela nerden g-el -din

Kâhi indin kâh yüks-el-din

Şimdi oldun turna gönül

-din eki rediftir. –el sesleri ise tam uyaktır.

*******

Güzelliğin on par’etmez

Şu bendeki a-şk olmasa

Eğlenecek yer bulaman

Gönlümdeki kö-şk olmasa ——-redif

“Olmasa” sözcüğü rediftir.

-şk sesleri tam uyaktır.

*******

Bahçelerde s-az olur

Gül açılır y-az olur

Ben yârime gül demem

Gülün ömrü az olur

olur” redif, -az sesleri de tam uyaktır.

d)  Zengin uyak: Dize sonlarındaki üç ve daha fazla ses tekrarlarına denir.

O gül endam bir al şale b-ürü-nsün yürüsün

Ucu gönlüm gibi ardınca s-ürü-nsün yürüsün——–redif

“-nsün yürüsün” redif

“-ürü “ sesleri zengin uyak

*********

Sefa-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim

Vefa-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim

“-yı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim”——redif

“-efa” sesleri zengin uyak

e)  Tunç uyak: Aslında bir zengin uyak çeşididir. Bu uyakta en az üç ses benzerliği olan sözcüklerden biri diğerinin içindedir.

Yollara Kürşatlar uzanmış, ölü.

Ağlasın ak ülke, ağlasın süt g-ölü. ——-tunç uyak

******

Gaiplerden bir ses geldi: Bu a-dam

Gezdirsin boşluğu ense kö-künde

Ve uçtu tepemden birdenbire dam——-tunç uyak

Gök devrildi, künde üstüne künde——–tunç uyak

f)   Cinaslı uyak:  Yazılışları aynı ama anlamları farklı sözcüklerin oluşturduğu uyak çeşididir.

Niçin kondun a bülbül

Kapımdaki asmaya?——–asma ağacı

Ben yârimden ayrılmam

Götürseler asmaya——–idam etmek

Böylece “asmaya” sözcükleri cinaslı uyak oluyor.

  • ASONANS VE ALİTERASYON
  • Asonans bir dizede aynı sesli harfin tekrarıyla oluşan ahenktir.
  • Aliterasyon ise aynı sessiz harfin tekrarıyla oluşan ahenktir.

Erdi yine ürdi behişt oldu hava amber sirişt

Âlem behişt ender behişt her guşe bir bağ-ı irem ( Nefi )

(Yine nisan ayı geldi, hava amber kokulu oldu; dünya cennet içinde cennet gibidir.)

Bu dizelerde işlenen temaya uygun olarak “r, ş” sessizlerinin bulunduğu sözcükler seçilmiş, aliterasyona örnektir.

Evc-i hevada siyt-i çekaçak-ı tiğden

Avaz ü ra’d ü saika reh güm-künan olur

Yukarıdaki dizlerde de a ve e sesleri tekrar edilerek asonans yapılmıştır.

Nazım Hikmet “Makinalaşmak” şiirinde şöyle der:

Trrrrum

Trrrrum

Trrrrum!

Trak tiki tak

Makinalaşmak

İstiyorum!    

Burada da adeta makine sesi iştilir. T ve r sesleriyle aliterasyon yapılmıştır.

Kara koyun kuzular kuzulamaz

Me deme

Kara koyunun kuzusu, kınalı kuzum

Görür görmez yüzünü, bekle azıcık

Meme deme—————-k,z ile aliterasyon;u ile de asonans yapılmıştır.

“Dest-busu arzusuyle ölürsem dostlar

Kuze eylen toprağım sunun anınla yâre su” dizelerinde Fuzuli “s” sesiyle suyun akışını hissettirmek istemiştir.

KAFİYE (UYAK) ŞEMASI

Dize sonlarındaki uyak ve rediflerin gruplandırılmasıyla oluşan şemalardır. “a” sesinden başlayarak harflendirilir. Aynı uyağa sahip olan dizelere sembolik olarak aynı harf verilir.

  1. DÜZ UYAK: Bütün dizelerin veya ilk üç dizenin birbiriyle uyaklanmasına denir. “aaaa”veya “aaab” şeklinde gösterilir.

“Dadaloğlu’m birgün kavga kur-ulur,——————a

Öter tüfek davlumbazlar vur-ulur.——————–a

Nice koçyiğitler yere ser-ilir,————————-a

Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir. ———————-b

(Dadaloğlu)”

Yukarıdaki dörtlükte  “–ulur ve –ilir” ekleri redif, “-r” sesi ise üçünde de yarım uyaktır. Buna dayanarak aynı uyaklı dizelere aynı harf verilir. Diğer dizeye ise sonra gelen ilk harf verilir. Yukarıdaki dörtlüğün uyak şeması “a-a-a-b” şeklindedir. Yani düz uyaktır. Yukarıda da görüldüğü gibi ok aşağıya dümdüz iniyor.

  • MANİ TİPİ UYAK: Bir düz uyak çeşidi olarak da kabul edilebilir. 1,2 ve 4. dizeler kendi aralarında 3. dize de ayrı şekilde uyaklanır. Uyak şeması aaba veya aaxa şeklinde olabilir.

Bahçelerde d-ut var mı

Havada bul-ut var mı

Ben yârimi kaybettim

Bulmaya um-ut var mı

Yukarıdaki dörtlükte “var” sözcüğü ile “mı”soru eki aynı işlevde kullanıldığı için redif; u ve t sesleri ise üç dizede de tekrar ettiği için iki ses benzerliği olduğundan tam uyaktır. O halde aynı redif ve uyaklara sahip dizelere aynı harfi verirsek uyak şeması aaxa şeklinde olur. Yani mani tipi uyaktır.

  • ÇAPRAZ UYAK: Birinci ve üçünce dizeler ile ikinci ve dördüncü dizenin kendi aralarında uyaklandığı şemadır. Yani abab şeklinde gösterilebilir.

Evvel tevhid sürer mürşid dilinden ……..a

Erişir canına fazlı Huda’nın…………………b

Kurtulursun emarenin elinden…………….a

Erişir canına fazlı Huda’nın………………….b

Verilen dörtlükte ilk önce 1 ve 3. dizelerin redif ve uyaklarını inceleyelim. “inden” ekleri  -i tamlanan eki ,-n kaynaştırma sesi,-den ayrılma hal ekinden oluşmuştur. İki dizede de aynı işlev olduğundan redif olurlar. Geriye kalan ortak ses olan “l” ise yarım uyaktır.

               2. ve 4. dizelerde ise “erişir canına fazlı Huda’nın” dizesi olduğu gibi tekrar ediyor ve aynı anlamda kullanılmış. Bu nedenle dizenin tümüne redif deriz.

               Böylece dizeleri ortak redif ve uyaklara göre sembolleştirirsek “abab” şeklinde çaprak uyak şeması ortaya çıkar.

  • SARMAL (SARMA) UYAK:  1.ve4. ile 2.ve 3. Dizlerin kendi aralarına uyaklanmasıdır. “abba” şeklinde gösterilir.

Yavuz Sultan Selim Han’ın önünde…………..a

Ok atan ihtiyar Bektaş Subaşı……………………b

Bu yüksek tepeye dikti bu taşı……………………b

O yüce hünkârın mutlu gününde…………a

Dörtlükteki 1.ve4. dizeleri inceleyelim. –ü tamlanan eki, -n kaynaştırma sesi ve –de durum hal eki vardır. İki dizede de bunlar, aynı işlev ve aynı anlamdadır. Bu nedenle rediftir. Geriye kalan ortak ses olan “n” ise yarım uyaktır.

               2.ve3. dizeler ise ortak işlevde herhangi ek veya sözcük bulunmadığı için sözcükler ek bile almış olsa onları tek sözcük gibi kabul eder ve ortak sesleri uyak olarak alırız. “–aşı” sesleri zengin uyaktır.

               Sonuçta uyak şeması abba şeklinde gösterilebilir.