Kategoriler
11. SINIF 6. ÜNİTE: ROMAN

CUMHURİYET DÖNEMİ 1950-1980 ARASI TOPLUMCU- GERÇEKÇİ ROMAN

Tanzimat döneminde Nabizade Nazım’ın Karabibik kitabıyla başlayan köye yönelmenin ilk başarılı örnekleri Ebubekir Hazım Tepeyran’ın “Küçük Paşa” ve Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı yapıtlarıyla Milli Edebiyat döneminde verilmiştir.

1950’li yıllarda Köy Enstitülü yazarların çabalarıyla köy olgusu romanlarda daha farklı bir şekilde ele alınmaya çalışılmıştır. Köy Enstitülerinde yetişen köy kökenli yazarlar konularını daha çok toprağa bağlı insanların hayatlarından alan eserler yazmışlardır. Anadolu köy ve kasabalarına yönelmişlerdir.

Mahmut Makal’ın 1950’de köy notlarını içeren “Bizim Köy” adlı kitabının yayımlanmasıyla, Fakir Baykurt ve Talip Apaydın gibi yazarların eserleriyle köye ve köy hayatına ilgi daha da artmıştır. 

1960’lardan itibaren Fakir Baykurt, Kemal Bilbaşar, Yaşar Kemal gibi yazarlar köy – kasaba konularını işlemeyi sürdürürken Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin gibi yazarlar bir süre sonra kent insanının ve büyük kentin sorunlarını da ele alan konulara yönelmişlerdir.

Toplumcu Gerçekçi Romanın Genel Özellikleri

1. Türk edebiyatında toplumcu gerçekçilik, 1930’lardan 1980’lere kadar özellikle roman alanında varlığını güçlü bir biçimde sürdürmüştür.

2.Toplumcu gerçekçiler eserlerinde büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler ve sosyalizm üzerinde durmuştur.

3.Bu eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çıkar. Yazar, okuyucuyu kendi düşünceleri doğrultusunda yönlendirmek ister.

4.Marksist ve sosyalist düşünce etkilidir.

5. Roman, düşünceleri aktarmak için bir araç olarak görülür. Yani, sanat toplum içindir, anlayışı benimsenir.

6. Roman ve hikâyelerde çok sağlam bir kurgu görülmez.

7. Dil sade halk dilidir. Konuşma dili esas alınır. Yerel/yöresel ifadeler yer alır.

8.Kahramanlar genellikle sıradan kişilerdir. Özellikle ezilmiş Anadolu insanı ve büyük şehirlerde yaşayan küçük insanlardır.

9.Anadolu coğrafyası ve insanı, toplumdaki düzensizlikler, çatışmalar, köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları ağa-köylü, öğretmen-imam, zengin-fakir, halk-yönetici, güçlü-güçsüz, aydın-cahil ve büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler gibi konular üzerinde yoğunlaşmışlar.

10.Toplumda yaşanan bu unsurların adaletsizlikleri sorgulanır.

11.Gözlem çok önemlidir.

12. Realizm ve natüralizmin etkileri görülür.

Bu anlayışı benimseyen sanatçılar:

·         Kemal Bilbaşar,

·         Orhan Kemal,

·         Kemal Tahir,

·         Yaşar Kemal,

·         Sabahattin Ali,

·         Sadri Ertem,

·         Samim Kocagöz,

·         Fakir Baykurt,

·         Aziz Nesin,

·         Rıfat Ilgaz.

·         Abbas Sayar

·         Aziz Nesin

·         Talip Apaydın

TOPLUMCU GERÇEKÇİ ANLAYIŞLA ROMAN YAZAN YAZARLAR

 1. SADRİ ERTEM (1900 – 1943)

 * 1930’lu yıllarda, konularını köylünün, işçinin, orta sınıfın sıkıntılarından alan romanlar yazmıştır.

 *Sanatsal üsluba karakter ve duygu tahlillerine önem vermemiştir. Yani estetiği düşünmemiş; sadece ekonomik, sosyolojik, sınıfsal gerçekleri anlatmaya çalışmıştır.

Roman: Çıkrıklar Durunca, Bir Varmış Bir Yokmuş, Düşkünler, Yol Arkadaşları

 2. SABAHATTİN ALİ (1907 – 1948)

*Toplumcu gerçekçi bir sanatçıdır. 1950’den sonra yetişen yazarlara öncülük eden önemli yazarlardandır.

*Şiirler, hikâyeler, romanlar yazmış, çeviriler yapmıştır. Sabahattin Ali, 1930’lu yıllarda öyküye gerçekçi ve yeni bir soluk getirmiştir.

*İnsanın zavallılığını ve gücünü aynı sarsılmaz üslupla, zaman zaman masalsı ve destansı bir biçimde yansıtmayı başarmıştır.

* Romanlarında insanın ruhuna ayna tutmuş ve gerçeğe bu aynadan bakmış, okurların gerçekliği daha derinden algılamasını sağlamıştır.

*Markopaşa adlı mizahi dergiyi çıkaranlar arasında (Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la birlikte) yer almış, bu dergide başyazılar yayımlamıştır.

Roman: Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna

 3. KEMAL TAHİR (1910 -1973)

*Toplumcu gerçekçi bir romancıdır.

*Hapishane yaşamını, Kurtuluş Savaşı’nı, tarihi, köy yaşamını ve eşkıya hikâyelerini konu edindiği romanlarıyla tanınmıştır.

*Tasvire önem veren yazarın eserlerinde anlaşılır bir dili ve yalın bir anlatımı vardır.

*Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı, Osmanlı toplumunun gelişim sürecinin Batı’dan farklı olduğunu ileri sürdüğü tezli romanı “Devlet Ana” (1968 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü) romanıyla ve Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edindiği “Yorgun Savaşçı” (1968 Yunus Nadi Roman Ödülü) romanlarıyla tanınmıştır. “Yol Ayrımı” romanında da Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki çok partili hayata geçiş denemesini anlatmıştır. Bu romanları aynı zamanda tarihi roman türündedir.

*Ekonomik kaygıyla polisiye roman türünün önemli eseri olan Mayk Hammer’ın yerli versiyonlarını yazmıştır.

* “Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, F.M. İkinci, Nurettin  Demir, Ali Gıcırlı” takma adlarını kullanmıştır.

*Anlatımı daha etkili kılmak, görüşlerini desteklemek gibi nedenlerle eserlerinde kimi yazar ve şairlere yer vermiştir.

 Roman: Devlet Ana, Yorgun Savaşçı, Esir Şehrin İnsanları, Rahmet Yolları Kesti, Esir Şehrin Mahpusu, Bozkırdaki Çekirdek, Kurt Kanunu, Yol Ayrımı

 4. AZİZ NESİN (1916 -1995)

*Toplumcu gerçekçi bir yazardır.

*Toplumsal olayları karikatürize ederek işlemiştir.

*Eserleriyle toplumu bilinçlendirmeyi ve eksiklikleri gidermeyi amaçlamıştır.

*Eserlerinde genellikle toplum ve birey yaşamını uyumsuz duruma düşüren olayları, yöneticileri, sömürücüleri, çıkarcıları, vurguncuları, kendini bilmezleri, cahilleri…ele almıştır.

*Yalın bir dil kullanmıştır.

*Tipleri, herkesin günlük yaşamda rastlayabileceği insanlardan seçmiş; bunları yerel ağızlarıyla konuşturmuştur.

*”Markopaşa” adlı mizahi hiciv dergisini çıkaranlar arasındadır.

* Dünyaca tanınmış mizahi öykü yazarıdır.

 Roman: Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Zübük, Gol Kralı Sait Hopsait, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Erkek Sabahat, Tek Yol, Saçkıran Kadın Olan Erkek

 5. ORHAN KEMAL (1914 -1973)

*Gerçek adı “Mehmet Raşit Öğütçü” olan yazar daha çok öyküleriyle tanınır.

*İlk öykülerini “Orhan Raşit, Bacaksız Orhan” gibi takma adlarla yayımlamıştır.

* Öykü ve roman kişilerini, günlük konuşma diliyle ve yerel sözcüklerle konuşturmadaki ustalığı dikkat çekmiştir.

*Eserlerinde kişilerin ruhsal durumlarını, uzun anlatımlar yerine, konuşmalarla vermiştir.

* Çukurova’nın sanayileşmesini ve işçi sorunlarını, kırsal yöre insanının töresel sıkıntılarını, tarımın makineleşmesi ve ırgatların sıkıntılarını, ekmek kavgası veren küçük çocukları mahpusları, bekçileri gardiyanları… konu edinmiştir.

* Yalın ve sürükleyici bir dil kullanmıştır.

*Birçok eseri beyaz perdeye aktarılmıştır.

Roman: Baba Evi, Murtaza, Cemile, Bereketli Topraklar Üzerinde, Hanımın Çiftliği, Avare Yıllar, Gurbet Kuşları, Suçlu, Devlet Kuşu, Eskici ve Oğulları, Kanlı Topraklar, Tersine Dünya

6. YAŞAR KEMAL (1923 -2015 )

*Asıl adı Kemal Sadık Göğçeli’dir.

*Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan, Anadolu insanının ekonomik ve toplumsal sorunlarını dile getirdiği röportajları ile tanınmaya başlanmıştır.

*Türkiye’de tarımdan sanayileşmeye geçiş evresi olarak nitelenebilecek 1950’li yıllarda, Çukurova’nın geniş biçimde makineleşmeye açılması ve verimli topraklar üzerindeki ağalar arası rant savaşının kızışması, bunun yoksul Çukurova köylüsü üzerindeki sonuçları Yaşar Kemal’in romanlarının ilk evresinin ana temasını oluşturmuştur.

*1953-54’te Cumhuriyet’te tefrika edilen ilk romanı “İnce Memed” büyük ilgi uyandırmıştır.  Ağa baskısı karşısında dağa çıkan eşkıya “İnce Memed”le yazar, bir destan kahramanını anlatırken aynı zamanda toplumsal yapıdaki aksaklıkların da eleştirisini yapar.

*”Teneke”, Çukurova yöresindeki çeltik ağalarına karşı mücadele eden ve köylünün yanında yer alan genç ve idealist bir kaymakamın trajik öyküsünü işler, “aydının mücadele gücü”nü dile getirir. Daha sonra bu romanı iki perdelik oyun biçiminde sahneye uyarlamıştır.

*Halk öykücülüğünden yola çıkarak, sözlü gelenekte yaşayan Köroğlu, Karacaoğlan, Alageyik öykülerini “Üç Anadolu Efsanesi” adıyla yeniden kaleme almıştır.

*Yaşar Kemal 70’li yılların ortalarından itibaren , “Al Gözüm Seyreyle Salih”, “Kuşlar da Gitti” ve “Deniz Küstü” romanlarında ilk kez Çukurova dışına çıkarak kenti ve deniz insanını konu edinmiştir.

*Anadolu insanının sözlü anlatım geleneğinin ürünleri olan destanlardan, ağıtlardan, halk öykülerinden, masallardan, türkülerden ve çağdaş roman tekniklerinden yararlanmıştır.

*Kurduğu imge ve mit dünyası, benzetmeler, betimlemeler, doğanın tüm yönleriyle anlatımı, kullandığı dil, yerel sözcükler ve deyimler, atasözleri, yakarışlar, sövgüler onun anlatımını canlı ve etkileyici kılmıştır. 

*Şiirsel üslubu ve olağanüstü düş gücüyle, modern romanla epik anlatım biçimlerini başarıyla bağdaştırması onu özgün ve güçlü kılmıştır. 

*Eserlerinde kullandığı bölgesel sözler ve deyimlerle ilgili Ali Püsküllüoğlu tarafından Yaşar Kemal Sözlüğü adlı bir kitap yayımlanmıştır. 

Roman: İnce Memed, Teneke, “Dağın Öteki Yüzü” üçlemesi (“Orta Direk”, “Yer Demir Gök Bakır”, “Ölmez Otu”), “Akçasazın Ağaları” dizisi (“Demirciler Çarşısı Cinayeti”, “Yusufçuk Yusuf”), “Hüyükteki Nar Ağacı”, “Kimsecik” üçlemesi (“Yağmurcuk Kuşu”, “Kale Kapısı”, “Kanın Sesi”), Ağrıdağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi, Çakırcalı Efe, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, Al Gözüm Seyreyle Salih, Kuşlar da Gitti, Deniz Küstü, “Bir Ada Hikâyesi” üçlemesi (“Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana”, Karıncanın Su içtiği”, “Tanyeri Horozları”)

 7. NECATİ CUMALI (1921 – 2001) 

*Şiir, hikâye, roman ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir. 

* Gözlemlerinden yola çıkarak toplumsal sorunları ele almıştır. 

*Ege bölgesinin kırsal insanının yaşantısını anlatmıştır. 

*Özellikle tütün işçilerinin sorunlarını, köylünün doğa ile mücadelesini, kadın-erkek ilişkilerini, kasaba insanı ve kadın gerçeğini işlemiştir.

*Şiirsel dili ve ayrıntıları ustaca kullanması kolayca okunmasını sağlamıştır.

*Sinemaya da uyarlanmış olan “Susuz Yaz” adlı eserini hem tiyatro hem de hikâye biçiminde kaleme almıştır. 

 Roman: Tütün Zamanı (Zeliş),Acı Tütün, Yağmurlar ve Topraklar, Viran Dağlar, Aşk da Gezer, Uç Minik Serçem

 8. SAMİM KOCAGÖZ ( 1916 -1993) 

*Hikâyelerin konularını yaşadığı Söke çevresinden ve Menderes vadisinin toprak sorunlarından almış, alışılmış teknik ve anlatıma bağlı kalarak sınıfsal çelişkileri, ekonomik nedenlerle değişen düzen ve dünya görüşlerini incelemiştir.

* Yalın ve akıcı bir dil kullanmıştır.

*Güçlü gözlemlere dayalı sağlam bir anlatım benimsemiştir.

 Roman: İkinci Dünya, Bir Şehrin İki Kapısı, Yılan Hikâyesi, Onbinlerin Dönüşü, Kalpaklılar, Doludizgin, Bir Karış Toprak, Bir Çift Öküz, İzmir’in İçinde, Tartışma, Mor Ötesi, Eski Toprak 

9. KEMAL BİLBAŞAR (1910 -1983) 

*Doğu Anadolu’daki feodal toplum yapısına ışık tutmuştur.   

*İnançlar, gelenek ve töreler, hayat görüşleri, çıkar çatışmaları ve yerli renklerle beslenmiş olayları gelenekçi bir anlatışla işlemiştir. 

*Anadolu köy ve kasaba yaşayışını folklordan yararlanarak masalsı bir dille anlatmıştır.

* Refik Halit’le başlayan memleket hikâyeciliğini, eleştirel ve sert bir gerçekçilik içerisinde ele almıştır. 

Roman: Cemo, Memo, Yeşil Gölge, Başka Olur Ağaların Düğünü, Denizin Çağrısı, Ay Tutulduğu Gece, Zühre Ninem

10. MAHMUT MAKAL

*Yazarlık hayatına yeni bir köy öğretmeni olarak Varlık dergisine gönderdiği köy mektupları ve notlarıyla başladı. 

*Bu notların toplandığı “Bizim Köy” kitabı geniş bir ilgi uyandırdı; edebiyatımızda köy edebiyatı çığırını başlattı.

     *Anadolu’nun köy ve kasabalarını, eğitim sorunlarını, öğretmen kıyımlarını ele almıştır.

 Eserleri:  Notlar (hikâyemsi izlenimler): Bizim Köy, Köyümden, Hayal ve Gerçek, Memleketin Sahipleri 

11. TALİP APAYDIN (1926 -2014 ) 

*İlk şiir ve hikâyeleri Köy Enstitüleri Dergisi’nde yayımlanmıştır. 

*Köy gözlemlerini notlar halinde kaleme almıştır.

* Konularını köy ve kasaba olaylarından alan hikâye ve romanlar yazmıştır. 

Roman: Sarı Traktör, Yarbükü, Emmioğlu, Ortakçılar (Sonraki basımda Ortakçının Oğlu adıyla basılmıştır), Define, Köylüler, Tütün Yorgunu, Toprağa Basınca…

 12. FAKİR BAYKURT (1929 – 1999)

*Köy Enstitüsü çıkışlı yazarlardandır. 

*İçinde doğup yetiştiği köylülerin hallerini anlatmaya çalışmıştır.  Özellikle Orta Anadolu bölgesini konu edinmiştir. 

*İnsanları, okurları aydınlatmayı, daha ileriye taşımayı görev edinmiştir.

* Köyün ve köylünün sorunlarını halkçı bir bakışla, yalın bir dille işlemiş, köylünün bilinçaltındaki çelişkileri yansıtmıştır.

Roman: Yılanların Öcü, Irazca’nın Dirliği, Onuncu Köy, Kaplumbağalar, Tırpan, Yarım Ekmek…

 13. DURSUN AKÇAM (1930 – 2003) 

*Gazete ve dergilerdeki röportajlarıyla edebiyat dünyasına girmiştir. 

* Kuzeydoğu Anadolu’nun köy ve kasaba hayatını, dertlerini sergileyen, etkili ve yalın eserler yazmıştır.

*Kırsal kesim gözlemlerini mizahi ve yalın bir üslupla anlatmıştır.  

Roman: Kanlı Dere’nin Kurtları, Dağların Sultanı, Kafdağı’nın Ardı, Ucu Ucuna Yaşam

 14. ABBAS SAYAR (1923 -1999

*Köy gerçekliğini döneminin köy edebiyatçılarından farklı olarak kendine has bir üslupla yansıtmıştır.

* Yozgatlı olan ve burada uzun yıllar yaşayan yazar, yapıtlarında genellikle Orta Anadolu’yu anlatmıştır.

*”Bozkırın romancısı” olarak bilinir.

* “Yılkı Atı” romanıyla geniş kesimlerce sevilmiştir. Yılkıya (başıboş) bırakılan bir atın doğadaki yaşam mücadelesini arka planda köy gerçekliğini, halkın yoksulluğunu da vererek anlatmıştır. 

*Oldukça şiirsel, günlük konuşma dilinin deyimlerin zenginleştirdiği bir dil ve anlatımı vardır. 

Roman: Yılkı Atı, Çelo, Can Şenliği, Dik Bayır, Tarlabaşı Salkım Saçak, Anılarda Yumak Yumak 

15. RIFAT ILGAZ

*Mizahi dille eser veren önemli yazarlarımızdandır.

*En ünlü eseri Hababam Sınıfı’dır.

*1982’de Yıldız Karayel romanıyla Orhan Kemal Roman Armağanı ve Madaralı Roman Ödülünü almıştır.

Romanları:Hababam Sınıfı, Yıldız Karayel, Karartma Geceleri, Pijamalılar, Sarı Yazma, Halime Kaptan…

Kategoriler
11. SINIF 2. ÜNİTE: HİKAYE

TOPLUMCU GERÇEKÇİ HİKAYE

  • Toplumcu gerçekçilik (sosyal realizm), toplumcu dünya görüşü üzerine temellendirilmiş bir edebiyat akımıdır.
  • Bu akım, toplumu sosyal sınıflar arasında gerçekleşen çatışma alanı olarak değerlendirir.
  • Amacı, söz konusu sınıfsal çatışmayı ve bu çatışmanın toplumda yol açtığı etkileri ve sorunları yansıtmanın yanında bu sorunlara toplumcu çizgide çözüm yolunu da göstermektir.
  • Toplumcu gerçekçiler eserlerinde büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler ve sosyalizm üzerinde durmuştur.
  • Bu eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çıkar.
  • Roman ve hikâyelerde çok sağlam bir kurgu görülmez.
  • Toplumcu gerçekçi eserlerde realizm ve natüralizm etkileri vardır.
  • Eserlerde köylü ağızlarına oldukça fazla yer verilmiştir.
  • Anadolu coğrafyası ve insanı, toplumdaki düzensizlikler, çatışmalar, köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları ağa-köylü, öğretmen-imam, zengin-fakir, halk-yönetici, güçlü-güçsüz, aydın-cahil ve büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler gibi konular üzerinde yoğunlaşmışlar.
  • Yazar okuyucuyu kendi doğrultusunda yönlendirmek ister.
  • Sanat eseri belli görüşleri ifade etmek için araçtır.
  • Halkı aydınlatmak düşüncesiyle bazı yazarlar bazı bölgeleri özellikle konu edinmiş.
  • Toplum için sanat ilkesine bağlı olarak edebiyata eğitici bir işlev yüklerler.
  • Rus edebiyatında Maksim Gorki, Mihail Şolohov; Amerikan edebiyatında Jack London, John Steinbeck (Con Ştaynbek) bu akımın başlıca temsilcileridir.
  • BİZDEKİ TEMSİLCİLERİ

Sabahattin Ali,                        Sadri Ertem,
Samim Kocagöz,                   Kemal Bilbaşar,
Orhan Kemal,                       Kemal Tahir,
Yaşar Kemal,                         Fakir Baykurt,
Aziz Nesin,                           Rıfat Ilgaz.
Necati Cumali                       Dursun Akçam,

 1. TALİP APAYDIN

TALİP APAYDIN
  • Edebiyata şiirle başlayan sanatçı, yoğun bir duygusallıkla toplumcu şiirler yazdı. Daha sonra öykü ve romana yöneldi.
  • Öykü ve romanlarında doğa betimlemeleriyle birlikte insan ilişkilerini de kendi doğallığı içinde ele aldı. Köy ve kasaba gerçeklerini anlatmıştır.
  • Anadolu’nun kırsal kesimini işlemiştir. Kendi yaşadıklarından, anılarından, gözlemlerinden yararlanmıştır.
  • Romanları, doğduğu büyüdüğü çok iyi tanıdığı Polatlı, Eskişehir, Beypazarı yörelerinde ve çevre köylerde geçer.
  • Romanlarında yoksul köylünün su, toprak, eğitim, parasızlık, ortakçılık gibi köyden kasabaya, kente göçü; iki romanında da Kurtuluş Savaşı’nı işlemiştir.
  • “Sarı Traktör”de tarımda makineleşme ile gelen sorunları ve değişimi; “Yarbükü”nde su sorunu; “Emmioğlu”nda ve “Kente İndi İdris’te makineleşme sonucu işsiz kalan köylülerin kente göçmesini ve kentte yaşadığı gurbet duygusunu; “Yoz Duvar’da hayvancılıkla ilgili sorunları; “Tütün Yorgunu’nda tütün ekicilerin hayatını anlatır. “Otlakçılar”da öğretmenlerin köyde yaptığı olumlu çalışmalar anlatılır.
  • “Vatan Dediler” ve “Toz Duman İçinde” romanlarında ise Kurtuluş Savaşı yıllarında ki köy hayatından kesitler sunar.

Öykü: Ateş Düşünce, Öte Yakadaki Cennet, Duvar Yazıları, Hendekbaşı, Hem Uzak Hem Yakın

ORHAN KEMAL

2. ORHAN KEMAL:

  • Eserlerinde tarlada çalışan ırgatların, fabrikadaki işçilerin, köyden kente göç eden gurbetçilerin acıklı hikâyelerini gerçekçi bir şekilde anlatır.
  • Ekmek Kavgası adlı öykü kitabı ile Baba Evi, Bereketli Topraklar Üzerinde ve Murtaza adlı romanları tanınmıştır.

KEMAL TAHİR

3. KEMAL TAHİR

  • İlk dönem romanlarında gerçekçi bir yaklaşımla köy-kent sorunlarına, hapishane yaşamına yer veren yazar daha sonraki yıllarda tarihsel ve siyasal içerikteki romanlarıyla tanınmıştır.
    Öykü:  Göl İnsanları

YAŞAR KEMAL

4. YAŞAR KEMAL 

  • Eserlerinde özellikle Çukurova köylüsü ile Güney ve Doğu Anadolu insanını çeşitli yönleriyle anlatmıştır.
  • Anlatımında halk türkülerinden, masal ve efsanelerinden faydalanmış; bu yüzden de destansı lirik bir üslup kullanmıştır. Bu anlatım tarzının tipik örneği İnce Memed romanıdır.
    Öykü: Sarı Sıcak
FAKİR BAYKURT

5. FAKİR BAYKURT

  • “Köy romanı”nın önde gelen ismidir. Köy enstitülü bir yazar olarak soyalist-gerçekçi bir çizgide köyü ve köylüyü, gurbetçilerin yaşamını oldukça canlı bir şekilde anlatan yazarın öykülerinin yanı sıra özellikle Yılanların Öcü, Kaplumbağalar, Tırpan, Koca Ren ve Yüksek Fırtınalar adlı romanları ünlüdür.

Öykü: Çilli, Efendilik Savaşı, Karın Ağrısı, Cüce Muhammet, Anadolu Garajı, On Binlerce Kağnı, Can Parası, İçerdeki Oğul, Sınırdaki Ölü, Gece Vardiyası, Barış Çöreği, Duirsbug Treni, Bizim İnce Kızlar, Dikenli Tel

6. AZİZ NESİN

AZİZ NESİN
  • Yalın bir dille toplumdaki aksayan yönleri, yergiye elverişli tarafları abartılı tiplerle ironik bir şekilde anlatan roman, hikâye ve oyunları ile tanınır. 

Öyküleri:  Yedek Parça, Geriye Kalan, Damda Deli Var, Kördövüşü, Biz Adam Olmayız, Yaşasın Memleket, Vatan Sağ Olsun, Bülbül Yuvası Evler, Ah Biz Eşekler, Fil Hamdi, Bay Düdük, Yüz Liraya Bir Deli, Parti Kurmak, Parti Vurmak, İt Kuyruğu, Mahallenin Kısmeti, Ölmüş Eşek, Bir Koltuk Nasıl Devrilir, Memleketin Birinde, Mahmut ile Nigar, Gözüne Gözlük, Deliler Boşandı, Hoptirinam, Gıdıgıdı, Nazik Alet, Biz Adam Olmayız, Rüyalarım Ziyan Olmasın, Aşkım Dinimdir, Nah Kalkınırız, Büyük Grev, Hayvan Deyip Geçme

7. RIFAT ILGAZ

RIFAT ILGAZ
  • Öykü başta olmak üzere şiir, roman, piyes türlerinde eserler vermiştir. Toplumsal sorunları güldürü öğesiyle birlikte vermiştir. Özellikle “roman-öykü-oyun” öğelerinin kaynaştığı karma bir türün temsilcisi olmuştur.
  • Ünlü eseri “Hababam Sınıfı” böyledir. Bizim Koğuş, Kesmeli Bunları, Çalış Osman Çiftlik Senin, Radarın Anahtarı diğer önemli eserleridir.

Öykü: Radarın Anahtarı, Don Kişot İstanbul’da , Kesmeli Bunları, Nerde O Eski Usturalar, Saksağanın Kuyruğu, Şevket Ustanın Kedisi, Garibin Horozu, Altın Ekicisi, Palavra ,Tuh Sana, Çatal Matal Kaç Çatal, Bunadı Bu Adam, Keş, Al Atını, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Baskında, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Rüşvetin Alamancası, Sosyal Kadınlar Partisi, Çalış Osman Çiftlik Senin, Şeker Kutusu

8. SAMİM KOCAGÖZ:

  • Toplumcu gerçekçi anlayışla eser veren sanatçılardandır.
SAMİM KOCAGÖZ
  • Roman ve hikâyelerinin konusunu Ege Bölgesi’nden, en çok yaşadığı yer olan Söke bölgesinden ve Menderes vadisinin toprak problemlerinden aldı. Söke yöresinde yaşayan halkın yaşamı ve ekonomik şartları, toprağa bağlı yaşam, makineleşmeden dolayı işsiz kalan insanlar, pamuk ve tütün tarlalarında karnını doyurmaya çalışan işçiler eserlerinin ana konularını oluşturdu.
  • Güçlü gözlemlere dayanarak kasaba ve köy insanlarının sorunlarını, duygularını ve günlük yaşamlarını anlattı.
  • Eserlerinde oldukça yalın ve anlaşılır bir dil kullandı. Anlatımda gerçekçi bir tutum takındı.
  • “Sam Amca” adlı hikâyesi dünya hikâye yarışmasında birinci oldu. “Sam Amca”yı oluşturan öykülerde değişen üretim koşullarının ortaya çıkardığı sorunları ön plana çıkardı. On çift öküzün on günde yapamayacağı işi bir günde yapan John Deereler, Massey-Haisler, Oliverler’in toprağa hâkimiyetini işledi. Bunlar yüzünden insanların ekmeklerinden oluşuna dikkatleri çekmeye çalıştı.
  • Öykü türündeki başarısından dolayı ölümünden sonra adına bir öykü ödülü kondu.
  • Bazı eserleri Almanca, Rusça, Fransızca ve Bulgarcaya çevrildi. 

Öykü:Sığınak,Telli Konak,Sam Amca,Gecenin Soluğu,Alandaki Delikanlı

  • KEMAL BİLBAŞAR

 Konularını özellikle Batı Anadolu kasabalarından almıştır. İnançlar, gelenek ve töreler, hayat görüşleri, çıkar çatışmaları ve yerli renklerle beslenmiş olayları gelenekçi bir anlatışla işlemiştir.  Refik Halit’le başlayan memleket hikâyeciliğini, eleştirel ve sert bir gerçekçilik içerisinde ele almıştır.  “Cemo” romanıyla geniş kesimlerce tanınmış ve sevilmiştir. 

Hikâye: Anadolu’dan Hikâyeler, Irgatların Öfkesi, Cevizli Bahçe 

Kategoriler
11. SINIF 2. ÜNİTE: HİKAYE

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATINDA HİKÂYE (1923-1940)

  • 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyet’in ilan edilmesiyle Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı başlamıştır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye
  • Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi’ nin ilk yıllarında daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır.
  • Hikâyelerde realizm akımının etkileri görülür.
  • Hikâyelerde Maupassant hikâye (olay hikâyesi) tarzının özellikleri görülse de Milli Edebiyat döneminde önemli olan olay hikâyesi yerini durum hikâyesine bırakmaya başladı.
  • Dili sadeleştirme düşüncesinden dolayı konuşma dili ile yazı dili arasındaki fark ortadan kalkmaya başladı.. Bu dönemde, toplumsal faydayı (toplum için sanat) esas alan eserler yazılmıştır.
  • Eğitim ve öğretimin yaygınlaşmasıyla okur-yazar oranı arttı.
  • Milli Edebiyat döneminde başlayan Anadolu’ya yöneliş hız kazandı.
  • Türkiye’nin gerçeklerine eğilme söz konusudur. Halkın dertlerini, problemlerini ve Anadolu’nun güzelliklerini işlediler.
  • Anadolu efsanelerinden, masallarından ve mitolojiden yararlandılar.
  • Halk arasında yaşayan her türlü kültür unsurunu sanat eserlerinde işlediler.
  • Genellikle Cumhuriyet devrimleri, ağa- köylü, patron- işçi, kadın- erkek çatışması gibi konular işlenmişti. Toplumsal bozuklukların giderilmesi için öneriler getirildi
  • Kurtuluş Savaşı’na katılan halk ve aydınlar, yeni döneme ayak uydurmaya çalışan çıkarcılar ve işbirlikçiler işlenir.
  • Toplumdaki değişmelerin, Batılılaşmayı yanlış anlamanın yıkıcı etkileri anlatılır.
  • Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele alırken bazıları da bireyin iç̧ dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır. 
  • EN ÇOK:
    Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele, Atatürk ilke ve inkılâpları, halkın yaşam tarzı, ahlak bozuklukları, yanlış Batılılaşma, halkla aydın arasındaki ilişkiler konu edilmiştir
  • Bu yıllarda

Reşat Nuri Güntekin’in Leyla ile Mecnun;

Fahri Celalettin Göktulga’nın Telak-ı Selase;

Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten Sahura;

Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler;

Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır;

Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Pazarlık;

Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon;

Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserleri tanınmış̧ hikâye örneklerindendir.

BU DÖNEMDEKİ BAZI YAZARLAR


 Reşat Nuri Güntekin
Yazar Çalıkuşu romanıyla tanınmıştır.

REŞAT NURİ GÜNTEKİN


Eserlerinde güçlü bir gözlemciliğe dayanan realizm ve canlı bir üslup vardır.
Eserlerinde yurdun çeşitli yerlerindeki olumlu-olumsuz görünümleri, yanlış Batılılaşmayı, batıl inanışları kişisel duygularıyla birleştirerek anlatmıştır. Bozulan insani değerleri ve ahlak yapısını işlemiştir.
Öğretmen ve müfettişken gezdiği Anadolu’yu, gördüklerini, duyduklarını, gelenekleri, toplumsal sorunları, kendine özgü tipleri derine inmeyen bir gözlemle anlatır. Sade bir dili vardır.
Anadolu gezileri sırasındaki gözlemlerini “Anadolu Notları” adıyla kitap haline getirmiştir


Hikâye: Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Leyla ile Mecnun, Olağan İşler
Gezi Yazısı: Anadolu Notları

SABAHATTİN ALİ

SABAHATTİN ALİ

Maupassant tarzı öyküleriyle ve özellikle “Kuyucaklı Yusuf” adlı romanıyla tanınmıştır. Eserlerinde aşk teması etrafında güçlü-güçsüz, ezen-ezilen çatışmasını anlatarak okuru bilinçlendirmeye çalışmıştır. “Kamyon, Ses, Kağnı” önemli hikâyelerindendir.

SAİT FAİK ABASIYANIK
Durum hikâyesinin edebiyatımızdaki en önemli temsilcisidir.
İstanbul öykücüsü olarak tanınır. İstanbul’un kenar mahallelerinde, deniz kıyılarında balıkçıların arasında, köprü altında, tünele dolaşan sanatçı buralarda karşılaştığı insanları hikâyelerinde anlatmıştır.

SAİT FAİK ABASIYANIK


Hikâyelerinde özellikle İstanbul’un her yerde karşımıza çıkabilecek alt tabaka insanlarına, balıkçılara, toplum çarkının dışına atılanlara, hiç önemsenmeyen kişilere, işsizlere, yoksullara, avarelere, serserilere çokça rastlanmaktadır. Onun şahısları kendi deyişiyle “Birtakım İnsanlar”dır. Sanat kaygısından uzak bir dille yazmış, son derece sade bir dil kullanmıştır
.

Öykü: Semaver, Sarnıç, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam, Havada Bulut, Kumpanya, Az Şekerli, Son Kuşlar, Havuz Başı, Tüneldeki Çocuk, Alemdağ’da Var Bir Yılan

KENAN HULUSİ KORAY

KENAN HULUSİ KORAY

Hikâye yazarıdır. Yedi Meşaleciler arasında şiir yazmayan ve altı şairin arasına öykü türüyle katılan tek yazardır. Küçük hikâye tarzını benimseyen sanatçı, Cumhuriyet Dönemi’nin korku türünde eser veren ilk hikâyecisidir. “Bahar Hikâyeleri” adlı eserindeki bazı öykülerinde “korku” ve “esrar” temasını işlemiştir. Kurgusu sağlam hikâyeler yazan Kenan Hulusi Anadolu insanının yaşama koşullarını gerçekçi biçimde anlatmış, ancak erken yaştaki ölümü sebebiyle daha yetkin ürünler verememiştir. İlkin ahenkli, şiirsel öyküler yazmış; daha sonra gerçekçi öyküye yönelmiştir. Halkı, işçiyi, köylüyü konu edinmiştir. Psikolojik konularda da öykü yazmıştır.

Öykü: Bir Yudum Su, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi Kişi, Son Öpüş (uzun hikâye)

Bir Yudum Su: Yazarın Yedi Meşale dönemine ait bir hikâyesi olan “Bir Yudum Su”, “Leylâ ile Mecnun” hikâyesini anımsatan bir aşk hikâyesidir. Bu hikâyede adı geçen üç kişiden biri şair Kays’tır. Diger iki kişinin adı ise Lübna’dır.

SADRİ ERTEM

İlk toplumcu roman ve hikâye yazarlarındandır. Edebiyatın işlevinin emekçi kitlelerin bilinçlendirmesi olduğunu savunmuş, Atatürk ilkelerini toplumculukla bağdaştırmaya çalışmıştır.

SADRİ ERTEM

Ağa-tüccar sömürüsünü, fabrika-işçi ilişkisini, bürokrasinin halk üzerindeki baskısını anlatmıştır.

Sanat kaygısı yoktur. Kitabi bilgilere dayanan bir gerçekçilik anlayışı vardır.

“Bir Varmış Bir Yokmuş”ta Tanzimat yıllarında başlayan kapitülasyonların sebep olduğu felaket ve sarsıntıları; “Düşkünler”de Tanzimat’la birlikte başlayan yüksek memur bürokrasisinin zamanla yozlaşmasını; “Yol Arkadaşları”nda Batı Anadolu’daki kasaba ve şehirlerinden bazı kesitler sunar.

Eleştirel gerçekçilik akımının önde gelen yazarlarındandır. Sosyal-sosyolojik olaylar üzerinde durmuştur.

Eserlerinde gazetecilikten gelme bir alışkanlıkla, biçim kaygısı gütmeyen yalın bir biçem kullanmıştır.

Duygusallıktan, tasvir ve psikolojik derinlikten uzak, tüm gücünü fikirlerden alan, her şeyi sonuç bölümünde söyleyiveren bir anlatımı vardır.

Eleştirel gerçekçilik akımının önde gelen yazarları arasında yerini alan Sadri Ertem, yazılarında edebiyatın çeşitli sorunlarını maddeci felsefenin etkisinde ve eleştirel gerçekçi bir sanat anlayışı doğrultusunda kuramsallaştırmaya yöneldi.

Ertem’in eserlerinden bazıları Rusça, Fransızca, Almanca, İngilizce, Yunanca, Çince ve Arapça’ya çevrilmiştir.

Öykü: Silindir Şapka Giyen Köylü, Bacayı İndir Bacayı Kaldır, Korku, Bay Virgül, Bir Şehrin Ruhu

OLAY HİKÂYESİ

Olay hikâyesi, bir olay çevresinde gelişen ve sonuçlanan hikâyelerdir. Bu hikâye türünde ana olay “serim, düğüm, çözüm” bölümleriyle anlatılır. Olay örgüsü hikâyenin en önemli yapı unsurudur. Kişiler bu olayın çevresinde kurgulanır. Olay hikâyesinde çatışma ön plandadır. Hikâye sürekli bir aksiyon (hareketlilik) içerir. Mekânla kişiler arasında güçlü bir ilişki vardır. Kişi ile kişinin yaşadığı çevre bütünlük gösterir.

Ayrıntının önemsendiği bu hikâye türünün ilk önemli örneklerini Fransız yazar Maupassant verdiği için bu tarz hikâyeye “Maupassant tarzı hikâye” de denir. Ayrıca bu tarz hikâyeye “klasik hikâye” de denir. Bizim edebiyatımızda Ömer Seyfettin, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay gibi birçok yazar bu tarz hikâyelerle tanınmıştır.

DURUM HİKAYESİ

Durum hikâyesi, yaşamın veya insan davranışlarının bir kesitini veren hikâyelerdir. Bu hikâye türünde büyük olaylar anlatılmaz. Olay basitleştirilir veya olaya çok önceden olmuş izlenimi verilir. Hikâyenin merkezi olay değil olayın çevresindeki durum ve duygulardır. Olaydan çok psikolojik tahlillere yer verilir. Amaç, okurda bir izlenim uyandırmaktır. Kişiler fazla idealize edilmez. Mekân tasvirlerine ağırlık verilmez. Bir girişe ihtiyaç duyulmadan doğrudan durum (kesit) anlatılır, sonuç bölümüne de genellikle yer verilmez. 

Rus yazar Çehov bu hikâye türünde ilk eserleri verdiği için bu tarz hikâyeye “Çehov tarzı hikâye” de denir. Ayrıca bu tür hikâyeye “kesit hikâyesi” de denir.

 Bizim edebiyatımızda Memduh Şevket Esendal, Sait Faik Abasıyanık, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Tarık Buğra gibi birçok yazar bu tarz hikâyelerle tanınmıştır.