- Garibim, namıma Kerem diyorlar
Aslımı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmışım ben
- Ey özün insan bilen
Var edep öğren edep
Ey edep erken bilen
Var edep öğren edep
- Kaçır beni âhenk, al beni birlik
Artık barınamam gölge varlıkta
Ver cüceye onun olsun şairlik
Şimdi gözüm büyük sanatkârlıkta
- Tohum saç, bitmese toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylân, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
- Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz
Gül dikende biter, diken gül olmaz
Dız dız eden her sineğin bal’olmaz
Peteksiz arının balı yalandır.
- Saçında çoğalmış aklar
Soluk bir çizgi dudaklar
Neden bu çökük yanaklar
Üstünden yaşlar akıyor
- Mecliste arif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen birin söyle
Elinden geldikçe iyilik eyle
Hatıra dokunup yıkıcı olma
- Koyun meler, kuzu meler
Sular hendeğine dolar
Ağlayanlar bir gün güler
Gamlanma gönül gamlanma
- Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.
- Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar,
Düşmanı görünce ayağa kalkar,
Kapar mızrağını meydana çıkar,
Yiğidin ardında duran olmalı”.
- Dünyaya geldiğim anda.
Yürüdüm aynı zamanda.
İki kapılı bir handa.
Gidiyorum gündüz gece.
- Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet demek sana yakışır dağlar.
- Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gâib bir mûsikiydi sanki
- Bu şehr-i Sıtanbul ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır (Nedim
- Eşin var, âşiyânın var, baharın var ki beklerdin,
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta kondun, bir semavî saltanat kurdun,
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun!
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin hânümânın şen, için şen, kâinatın şen.
- Her kûşesinde dehrin nâm-ı bekâ-nisârın
Şâyestedir denilse âlem senin mezârın.
Kaldın cihanda bir ân, her ânın oldu bir devr,
Mülk-i ezeldi güya tahtında hemeivârın
Abdülhak Hamit Tarhan
- Kandilli’de eski bahçelerde
Akşam kapanınca perde perde
Bir hatıra zevki var kederde
- Monna Rosa, siyah güller, ak güller
Gülce’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Monna Rosa, siyah güller, ak güller
- Hoyrattır bu akşamüstüler daima
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri
Hoyrattır bu akşamüstüler daima
- Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil
Rûhum acısından bunu bildil
Düştükçe vurulmuş gibi yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler
Gönlüm ona pervane kesildi
- İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı
Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı
Nâmus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı
- Yollar ne kadar güzel olsa,
Gece ne kadar serin olsa,
Beden yorulur,
Baş ağrısı yorulmaz.
Orhan Veli
- sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin çay mı kahve mi
Çok değişmişsin birden tanıyamadım
Attila İlhan
- Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz
Telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi
Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
İçimde kımıldanan bir şeyler gibi
Seviyorum seni. “Yaşıyoruz çok şükür” der gibi.
- Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Göz yaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum
Orhan Veli Kanık
- Yaşamak;
Birer birer
ve hep beraber
ipekli bir kumaş dokur gibi…
Hep bir ağızdan
sevinçli bir destan
okur gibi
yaşamak… (Nazım Hikmet
- Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ
Ne de âlâm-ı fikre bir mersâ
Olan bu mai deniz
Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz
(Ahmet Haşim – O Belde)
- Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.
- Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmayâ devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
(K. Sultan Süleyman)
- İster düşün… Kendini ister hayale kaptır…
Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışşın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların
- Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnûn inler, kanını
Leylâ’ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için
- Boşuna koşma çocuk
Sahil boyu balıklarını
Artık göremezsin
Kalbi kırık dalgaların.
Deniz küskün
Balıklar yitik