Kategoriler
5. ÜNİTE : ROMAN

ROMANDA TEMA, ANLATICI VE BAKIŞ AÇISI

Tema, romanın bütününe hâkim olan temel duygu veya düşüncedir. Tema soyut ve genel bir kavramdır. Metin dışında da var olabilen sevgi, aşk, dostluk, yalnızlık gibi kavramlar temayı oluşturabilir.

Anlatıcı, romandaki olayı anlatan kişidir. Anlatıcı, yazarın kendisi değil kurmaca bir kişidir. Romanda olaylar birinci veya üçüncü kişi ağzından anlatılır.

Bakış açısı; yazarın romandaki kişi, olay, yer ve zamanı ele alış biçimi ve bunlara karşı takındığı tutumdur. Üçe ayrılır:

1. Hâkim (İlahi) Bakış Açısı: Anlatıcı, olaylara ve kahramanlara hâkimdir. Olayların nasıl gelişeceğini bilir ve görür. Olayları anlatırken kahramanların aklından geçenleri ve psikolojilerini yansıtır:

Bayan Nermin parti kurulur kurulmaz üyesi olmuştu. Ona öyle gelmişti ki, üç dört yıla varmadan işçi kardeşleri alanlara sığmayacak-kentin alanları da avuç içi kadar boşluklardı-, naraları yıldızlı gökleri delecek, yüz yıllardır beklenen “imtiyazsız sınıfsız” toplum kuruluverecekti. Gerçi daha ilk günlerden işin güçlüğü belli oluyordu ama Bayan Nermin için bütün güçlükler doğaldı.” Leyla ERBİL- TUHAF BİR KADIN            

                Yukarıdaki paragrafta “ona öyle gelmişti ki” ifadesi, anlatıcının kişinin kafasındaki her şeyi bildiğini gösteriyor.

2. Gözlemci Bakış Açısı: Anlatıcı gördüklerini, tanık olduklarını aktarır. Roman kahramanlarının aklından geçenleri bilmez. Anlatıcının anlatımı gördükleriyle sınırlıdır. Olayları kamera sessizliğinde verir.

                “Orta Anadolu’nun seksen evlik köylerinden Ç. Köyü’nün erkeleri, o yıl da çalışmak için çeşitli iş bölgelerine dağıldılar: Sekizi onu Kayseri Dokuma Fabrikası’na gitti, dördü beşi Sivas Çimento Fabrikası Cer Atölyesi’ne, içlerinde üçü de Çukurova’nın yolunu tuttu.  Bu üç kişi İflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali köyde kapı komşuydular, çocuklukları bir arada geçmişti.”  Orhan KEMAL- Bereketli Topraklar Üzerinde

                Bu paragrafta anlatıcı, sanki bir kamera tutmuş da olayı bize öyle yansıtmaktadır. Anlatıcı sadece gördüklerini anlatmaktadır. Anlatıcı üçüncü kişidir.

3. Kahraman Bakış Açısı: Olaylar, roman kahramanlarından birinin ağzıyla anlatılır. Olayları yaşayan veya olaya tanık olan kahraman, olaylar karşısındaki izlenim ve tutumunu kendi bakış açısıyla yansıtır:

                “Dostoyevski’nin hemen hemen bütün kitaplarını okudum, çıkmış olanları. Ne kadar büyük bir yazar. Ve ne kadar doğru tanıyor insanları. Onun da ilgisi benim gibi insanlarla. Hiç şiir yazmıyorum artık, insanları, bu uçsuz bucaksız insanları şiire sığdırmak olası değil. Şiiri, sanatı böyle anlıyorum bu sıralar; içi insan dolu bir kuyu sanat.” Leyla ERBİL- Tuhaf Bir Kadın

                Yukarıdaki paragrafta anlatıcı birinci kişidir. Anlatıcı “okudum, yazmıyorum” derken kendi yaşadığı şeyleri anlatmaktadır.

Kategoriler
2.ÜNİTE: HİKAYE 9.SINIF

HİKÂYEDE ANLATICI VE BAKIŞ AÇISI

Hikâyelerde olayı anlatan bir kişi vardır. Çoğumuz bu kişinin yazar olduğunu düşünür. Aslında o, yazar değil, yazarın oluşturduğu kurmaca bir kişidir. İşte, anlatmaya dayalı metinlerde olayları anlatan bu kurmaca kişiye anlatıcı adı verilir.  Hikâyeler ya birinci kişi ya da üçüncü kişi tarafından anlatılır. Anlatan kişiye göre de üç bakış açısı kullanılır.

  1. Kahraman Bakış Açısı:  Anlatıcı birinci kişidir. Kişi olayın içinde yer alır. Olay ya kendi başına gelir veya olaya tanıklık eder.
ANLATICI OLAYIN İÇİNDEDİR VE OLAYI KENDİ AĞZINDAN ANLATIR.

“Yürüdüm, düşündüm: Bahçe kapısından çıkıyorum ve hâlâ Nilgün’le Faruk’un gülüştüklerini işitiyorum. Bütün gece yapacakları budur işte: Biri öbürüne her şeyi gülünç bulması için çanak tutacak ve biraz sonra da öbürü ona başka bir şeyi gülünç bulması için yardımcı olacak ve böylece lambanın soluk ışığı altında saatlerce oturup bütün dünyanın kendilerinden haksız, ahmak ve saçma olduğuna karar vererek kendi saçmalıklarını unutacaklar. (Sessiz Ev-Orhan Pamuk)”

Yukarıdaki parçayı inceleyecek olursak anlatıcının birinci kişi olduğunu “yürüdüm” sözcüğünden anlarız. Anlatıcı birinci kişiyse bakış açısı da kahraman bakış açısıdır.

  • Gözlemci Bakış Açısı: Anlatıcı üçüncü kişidir. Olayı dışarıdan bir gözle anlatır. Yani olayları kamera sessizliğinde verir. Kamerayı olaya tutmuş da okur izliyormuş gibi anlatır.  Anlatıcı sadece anlattıklarını bilir.
GÖZLEMCİ BAKIŞ AÇISINDA ANLATICI OLAYLARI KAMERA SESSİZLİĞİNDE VERİR.

Saliha Hanım bu noktaya geldiği gibi, cebinden bir sürü anahtar çıkardı. Yanında bulunan bir çekmeceyi açtı. İçinden altından yapılmış iki kılıf çıkardı. Birini açtı, içindeki kâğıdı aldı, okudu. Okurken gözyaşı çeşme gibi akıyordu. Ayşe Kadın, Saliha Hanım okurken öbür kılıfı alıp:

  • Ay ne güzel a Hanım hep altun bu. Elli dirhem var. Kaş para almış acaba? (Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat- Şemsettin Sami)”

Yukarıdaki parçada anlatıcı üçüncü kişidir. Olay kişilerinin yaptıklarını kamera sessizliğinde izliyor ve başka bir şey de bilmiyoruz.

  • İlahi (Tanrısal/Hâkim) Bakış Açısı: Anlatıcı yine üçüncü kişidir. Ancak gözlemci bakış açısından farklı olarak anlatıcı her şeyi bilir. Kişilerin iç dünyasına, iç monologlarına, yaşayacakları şeylere kadar her şey anlatıcının bilgisi dâhilindedir.
İLAHİ BAKIŞ AÇISINDA ANLATICI HER ŞEYİ BİLİR.

Talat Bey ise bunlara hiç kulak asmıyordu. Çünkü hastalığını ancak kendisi bildiği gibi, ilacını da kendisi biliyordu. Ama elinde değildi. İşte zavallının dalgınlığı, şaşkınlığı, düşkünlüğü hep buydu. Talat Bey’in derdini, o zaman hiç kimse bilmiyordu. Çünkü zavallı çocuk, derdini sır tutuyor, hiç kimseye söylemiyordu.” (Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat- Şemsettin Sami )

Bu parçada anlatıcı üçüncü kişidir. Anlatıcı, Talat Bey ile ilgili her şeyi bilmektedir ve Talat Bey ile ilgili düşüncelerini de söylemektedir. (Örneğin; zavallı çocuk.)