Kategoriler
5. ÜNİTE : ROMAN

Romanda Anlatım Teknikleri

Bir konuyu söz veya yazı ile bildirmeye anlatım denir. Olay çevresinde gelişen metinlerde olay aktarılırken farklı teknik ve yöntemler uygulanır.

Anlatma (Tahkiye Etme):

Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır.

Anlatma; kişi tanıtımı, olay anlatımı, geriye dönüş, iç çözümleme veya özetleme şeklinde olabilir.

  • Kişi Tanıtımı: Metindeki kişilerle ilgili okuyucuya tanıtıcı bilgiler verilir. Anlatıcı, metindeki kişileri ayırt edici yönleriyle tanıtır.

Büyük annemin odasında öfkeli, kıpkırmızı yüzünden siniri bozuk olduğu anlaşılan duvar suratlı bir oda hizmetçisi vardı. Sinirinden olsa gerek başını, gözünü oynatıp duruyor, sıkıntısını ve öfkesini yüzünde belli ediyordu. “

  • Olay Anlatımı: Metindeki olaylar, bir anlatıcı tarafından anlatılır.

Mümtaz, ağabeyi dediği amcasının oğlu İhsan’ın hastalandığından beri doğru dürüst sokağa çıkmamıştı. Doktor çağırmak, eczaneye reçete götürüp ilaç getirmek, komşunun evinden telefon etmek gibi şeyler bir tarafa bırakılırsa, bu haftayı hemen hemen ya hastanın başı ucunda, yahut da kendi odasında, kitap okuyarak, düşünerek, yeğenlerini avutmağa çalışarak geçirmişti.

               İhsan iki gün kadar ateşten, halsizlikten, arka ağrılarından şikâyet etmiş, sonra birdenbire zatürree fevkaladelik halini ilan etmiş, evin içinde korkudan, telaştan, üzüntüden, bir türlü ağızlardan düşmeyen ve bakışlardan eksilmeyen temennilerden saltanatını, o yıkım psikolojisini kurmuştu.” Ahmet Hamdi Tanpınar- Huzur

  • Geriye Dönüş: Eserde kronolojik akışın kırılarak geçmişe dönülmesi, geçmişe ait yaşantıların anlatılması tekniğidir. Bu teknikte anlatıcı birinci tekil kişi olabileceği gibi üçüncü tekil kişi de olabilir.

Şimdi, Ankara’da bulunuyorsunuz, zannedersem.” Demek, Burhan buydu. Selim’in onlara tanıştırmaktan kaçındığı ‘esaslı’ arkadaşlarından biri. Selim, farklı çevrelerdeki arkadaşlarını birbirine tanıştırmayı sevmezdi. “Hoşlanmazsın,” diye kestirip atardı. ‘Yüksek’ arkadaş çevrelerinde üniversite arkadaşlarından utanırdı Selim. “Seni ele vermemizden korkuyorsun,” diye saldırırlardı Selim’e kantinde. Hepimiz, tanımadan, sevimsizliklerine inanırdık bu adamların. Bu yüksek arkadaşların da bizi tanımadan sevimsiz bulduklarını bilmeseydi, tanıştırmaktan kaçınır mıydı? Ben bile zorlukla barınabiliyorum aralarında; sizi hemen yutarlar, demek isterdi kantindeki arkadaşlarına. (OĞUZ ATAY, TUTUNAMAYANLAR)

  • İç Çözümleme: Kişilerin iç dünyalarının, iç yaşantılarının, hâkim anlatıcı ve bakış açısıyla anlatıldığı psikolojik tahlil tekniğidir. Bu anlatım tekniğinde anlatıcı, kişinin iç dünyasına bütünüyle egemen olan dışarıdan bir unsur olarak etkindir; anlatılan kişi ise edilgendir.

Ona acı veren bir gerginlik bir huzursuzluk vardı içinde; aynı zamanda müthiş bir yalnız kalma isteği. Yalnız kalmak, kendini bu acı dolu gerginliğe en küçük bir çıkış yolu aramadan bütünüyle bırakmak istiyordu.  Kalbine ve ruhuna üşüşen sorulara cevap aramaktan tiksintiyle kaçıyordu. (BUDALA- DOSTOYEVSKİ)

  • Özetleme: Varlığı belirgin şekilde hissedilen anlatıcı olayları, kişileri veya diğer unsurları özetleyerek anlatır.

Şeref’in hukukta son senesi, bitirince nişanlanacaklarmış. Şeref’in babası küçük bir memurmuş. Şeref avukatlık yapmayacakmış, Kevser’in babasının yanında çalışacakmış. Sene sonunda Kevser de okuldan ayrılacakmış. (LEYLA ERBİL- TUHAF BİR KADIN)

  • Pastiş: Postmodern romanda çeşitli metin türlerinin biçim ve anlatım özelliklerinin taklit edilmesidir. Binbir Gece Masalları’nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu yaparken de “rivayet ederler ki, derler ki” gibi kalıplaşmış ifadeler kullanır.

İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası adlı romanında biçim ve anlatım özellikleri açısından aynı tekniği kullanması bir pastiş örneğidir.

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanında da yazılan kitabe de pastişe örnektir.

  • Parodi: Postmodern romanda daha önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır. Bütüncül ya da kısmi olabilir.

Nazan Bekiroğlu’nun Yûsuf ile Züleyha adlı romanı, içerik yönünden divan edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha mesnevilerini örnek aldığından bir parodi örneğidir.

  • İroni: Postmodern romanda birtakım olguları ya da eserleri alaycı bir anlatımla söz konusu etmektir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanında önemsiz bir kurum olan Saatleri Ayarlama Enstitüsünü asrın en büyük, en faydalı kurumu şeklinde tanıtması bir ironi örneğidir.

Kategoriler
2.ÜNİTE: HİKAYE 9.SINIF

ANLATMAYA BAĞLI METİNLERDE KULLANILAN TEKNİKLER

ÖYKÜLEME (ANLATMA/TAHKİYE): Anlatıcının bir takım olayları ve bu olaylar çevresindeki insanları, belli bir zaman ve mekân çerçevesinde okuyucuya aktarmasıdır.

Anlatım Yöntemi - Anlatım Biçimi - Anlatım - İfade | Yazarın Edebiyat,  Tiyatral, Sinemasal Ya Da Müzikal Hikâyeleri Seyirciye İletmek İçin  Kullandığı Yapının, Ayarlanma Metodları - Türk Edebiyatı ve Edebi  Kişilikler - Kadim Dostlar ™ Forum
ÖYKÜLEME TEKNİĞİ

Sabah pencerenin önünde oturdum. Gençler geçiyordu caddeden. Onları izledim, yürürken birbirlerine omuz atıyorlar, iki de bir durup gülüyorlardı. Düşündüm. Sonra kalktım. Mutfağa yöneldim. Kendime bir kahve yapacaktım ki telefon çaldı.”

  • BETİMLEME (TASVİR): Sözcüklerle resim çizmedir. Bir yerin, bir varlığın özelliklerini, bu özelliklerin duygularımızda uyandırdığı izlenimleri kelimeler aracılığıyla, gözümüzde canlanacak şekilde anlatılmasına betimleme denir.
10.SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ - türk dili ve edebiyatı
BETİMLEME TEKNİĞİ

Generalin her üç kızı da iri yapılı, hayat dolu ve çok sağlıklıydılar. Uzun bir boy, şaşılacak kadar geniş omuzlu ve bir erkeğinki kadar da kuvvetli kolları vardı. Midenin, bu şekilde irileşme ile büyük bir ilgisi vardı.”

  • GÖSTERME TEKNİĞİ: Anlatıcının olmadığı, olayları direkt olarak kişilerin anlattığı tekniktir. Yani anlatıcı, okuyucu ile eser arasına girmez.  Tiyatro metinlerinde kullanılan bir tekniktir.
GÖSTERME TEKNİĞİ

“HİKMET EFENDİ: Eee, gülü seven dikenine katlanır.

MÜŞTAK BEY: Gel şunu sana vereyim be! Ama nikâhla ha! Geçinemeyecek ne varmış; ya o akıllanır, ya da sen çıldırırsın.

HİKMET EFENDİ: Sakın Kumru’nun yerine onu sana vermesinler! Olur mu olur. Büyük dururken küçüğü kocaya vermek pek adet değildir.

MÜŞTAK BEY: Yok, bak ben öyle şaka sevmem.

HİKMET EFENDİ: Biraz önce şakayla bana veriyordun ya?

MÜŞTAK BEY: Ben onu sana şakayla değil gerçekten vermek istiyorum.

HİKMET EFENDİ: Sus, özrün kabahatinden büyük.

MÜŞTAK BEY: Hiç de bile!

HİKMET EFENDİ: Yaaa!”

  • ÖZETLEME TEKNİĞİ: Yaşanılanları en kısa şekliyle okuyucuya aktarmaktır. Daha çok romanda tercih edilen bir yöntem olup olay zamanında hafta, ay veya yıl ölçeğindeki bir zamana sığan bir öykünün özetlenerek geçilmesi esastır.
ÖZETLEME TEKNİĞİ

Sonra, günlerce hayatın akışına kapıldı. Önemsiz gördüğü olayları tekrar yaşadı. Selim’i düşünmeden günler geçti. Yatakta gecelerce uyudu, yıkandı, tıraş oldu, tekrar kirlendi. Yeni bir paket jilet aldı. Evde birkaç kere umumi temizlik yapıldı. Dostlarıyla geceler yaşadı: Selim’in tanımadığı dostlarla, aile ve iş çevresinin arkadaşlarıyla. Birbirlerine benzeyen günler, yaşarken nasıl geçtiği anlaşılmayan günler, tarih düşürülmez imkânsız günler…  Günler birbirini kovaladı. Pazartesi oldu, sonra pazar, sonra gene pazartesi. Sonra gene pazar oldu. Geç kalkıldı. Kahvaltı, büyük kahvaltı, geç yapıldı. Pazar gazeteleri okundu, bilmeceler çözüldü: geçen hafta çözülen aynı bilmeceler. Evde yemek verildi, başka evlere yemeye gidildi.”

  • GERİYE DÖNÜŞ TEKNİĞİ: Bu yöntemle bir nevi geçmiş ile bugünü birleştiren yazar, kimi zaman birkaç saat geriye kimi zaman da birkaç yıl öncesine gidebilmektedir. Bu anlatma zamanı ile ilgili bir tekniktir. Öykü anlatıcısı olayı içinde bulunduğu şimdiki zamandan alıp karakterin geçmişine ya da olayın meydana geldiği zamana gider. Geriye dönüş tekniğinde yazar karakterlerin yerlerin ve olayların geçmişiyle ilgili bilgi vermeyi amaçlar. Karakterlerin bir şeyler hatırlamaları da bu anlatım tekniğiyle verilir.
GERİYE DÖNÜŞ TEKNİĞİ

Çarpıyor gene tavaları, tencereleri, kap kacağı. Başıma vuruyor sanki. Küçükken ne iyiydiler, ne uslu, ne buyruklara uyan… Yıllar bozuyor çocukları, alışkanlıklar bozuyor. Hiç üzmezlerdi eskiden beni, bundan sonra üzecekler sanırım. Söylüyorum bunu onlara kızıyorlar. “Ne demek bundan sonra üzmek?” diye parlıyorlar. “Biz bundan sonra büyüyecek miyiz? Çocuk, torun sahibi olduk. Bundan sonra üzmek ne demek allasen?”  diyorlar. Oysa bilmezler ki çoluk çocuğa da karışsalar, kocasalar da benim gözümde hep korunmaya, sıcaklığıma, sevgime muhtaçtırlar. Bilgisizlik işte, neyse, kızmadım.”

  • DİYALOG TEKNİĞİ: Kahramanların karşılıklı konuşmalarına dayanır. Metne akıcılık kazandırır. Kahramanlar, sosyal statülerine uygun biçimde konuşturulur.
Etkili İletişim Nedir? Becerileri ve Teknikleri Nelerdir? | unikesfet.com
DİYALOG TEKNİĞİ

“-    Ah anneciğim, bilmem ne oldum, bugün keyfim yok, dedi.

-Allah’a emanet, oğlum nen var?

-Bir baş ağrısı, bir sersemlik, bir…

-Vah vah…oğlum, hastalık şakaya gelmez, kendini bir hekime göstermelisin.”

  • İÇ MONOLOG (İÇ KONUŞMA TEKNİĞİ): Anlatmaya bağlı metinlerde yazarın anlatmak istediği şeyleri kahramanın kendi ağzından kafasından geçenler şeklinde okuyucuya vermesine denir. Kahraman sesli düşünür. Karşısında biri varmış gibi kendi kendine konuşur. Bu teknikte kahramanın duygu ve düşünceleri belirli bir mantık sırasıyla verilir.
İletişim Nedir Tanımı Anlamı İletişimin Önemi
İÇ MONOLOG TEKNİĞİ

  “ Hep dostlarıyla olan paylaşmasını diyenler de yok mu? Var, var elbet. Yadsımıyoruz mutluluklarını ama ki neden hep kıvanma, hep sevinç? Acılar yok mudur ki? İçtenlik bu değil bence. Sevgini de hep, sevincini de olur mu böyle? Gerekir mi üstelik? Ben söylerim bak, doğru doğru, dosdoğru… Sevinsem bir gün faraza sinemaya gitsem olur a… Gider tüm arkadaşlarıma derim bunu, filmi falan anlatırım. Ama öte yanda kendi kendime düşünmüşümdür. Bunun verdiği bir çıkış yolu bulamamanın sıkıntısını da derim. İstenmez mi herkeslerin böyle olması? Azcana da olsa demeli tüm duyguları. Yoksa bir tekdüzelik içinde tutsak olur kişi.

  • İÇ ÇÖZÜMLEME TEKNİĞİ: Anlatıcının üçüncü kişi olduğu ve ilahi bakış açısının kullanıldığı bir tekniktir.  Anlatıcı, kahramanın zihninden geçenleri bilir. Anlatıcı dışarıdan bakar ama kahramanın ne düşündüğünü, ne hissettiğini “diye düşündü, aklından geçirdi” gibi ifadelerle okura aktarır. İç monologla karıştırılabilir.
İÇ ÇÖZÜMLEME TEKNİĞİ
  • Fark şu ki iç monologda direkt olarak kahraman konuşur ancak iç çözümlemede kahramanın düşüncelerini anlatıcı aktarır. Kahraman edilgendir.

“Armanuş hem bu sorunun sorulmasına memnundu hem de cevap vermeye isteksiz. Anlatmak için çok mu erkendi acaba? Hikâyenin ne kadarını anlatmalıydı?  Şimdi değilse ne zaman? Hem de neden veya neyi bekleyecekti? “

  • BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİ: Kahramanın duygu ve düşüncelerinin art arda ve düzensiz biçimde iç konuşma halinde verilmesidir. Ayrıca karakterin aklında kurduğu planlar ve yapmak istediği şeyler de bu teknikle verilir. Bu sayede okuyucu karakterin psikolojisini ve ruh hâlini daha iyi anlayabilir ve bazı olaylarla, bu olayların nedenleri arasındaki bağlantıları açıklayabiliyor.
Bilinç Akışı Tekniği Nedir?. Bilinç akışı tekniği, roman ve öykü… | by  Semra Şenol | EDEBİ TÜRKÇE | Medium
BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİ
  • Kişilerin duygu ve düşüncelerini, herhangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi paralelinde doğrudan doğruya okuyucuya aktarmaktan ibarettir. Genellikle modernist eserlerde kullanılan bir tekniktir.  Kahraman anlatıcı ve bakış açısı söz konusudur.

Bilinç akışı tekniği ile iç monolog tekniği birbiriyle bazı benzerlikler gösterse de bilinç akışı tekniğinin cümleler arasındaki mantık ilişkisinin zayıf olması yönüyle birbirinden ayrılır. Bilinç akışında daha çok serbest çağrışım yoluyla bir düşünceden bir başka düşünceye atlanır.

Divana uzandım sırtüstü. Ölmedim. Güneşin bütün cisimleri ışıttığı bir sırada miskin bir durumum var. Tabiatla da iyi geçinmesini bilemedim. Gene de anlayışla kabul eder beni belki. Galswhorty’nin hikayesindeki gibi, elma ağacının altına da gömmezler ki insanı. Rüzgarlı, geniş bir bayırın manzarasına karışamaz ki insan. Neresinden baksam uygunsuz bir görünüş.  Eskiden belediye yokmuş herhalde.