Kategoriler
7. ÜNİTE: BİYOGRAFİ- OTOBİYOGRAFİ

BİYOGRAFİ

Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, bilgi, belge ve tanıklara dayanılarak, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına hayat hikâyesi yani biyografi denir.

                ÖZELLİKLERİ

1.   Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır.

2.   Diğer öğretici metinlerde olduğu gibi biyografilerde de anlatıcı kurmaca bir kişi değil, yazarın kendisidir.

3.   Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır.

4.   Bilgi belge, tanık ve kanıtlara dayandırılmalıdır.

5.   Kronolojik sıra izlenebilir.

6.   Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir.

7.   Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır.

8.   Açık, sade bir dil kullanılır.

9.   Divan edebiyatında şairleri anlatan bu eserlere, “tezkire”  veya “tercüme-i hâl” denirdi.

*Ünlü bir kişinin hayat hikâyesini yazacak kimse, geniş bir araştırma yapar. Şayet kişi sağ ise ona hayatıyla, çalışmalarıyla, eserleriyle ilgili sorular sorar ve aldığı cevapları not eder (veya kaydeder.); bunlardan yazısında yararlanır. Kişi hayatta değilse, onun hayatını (varsa belgeleriyle birlikte) etraflıca araştırır. Nasıl ünlü olduğunu, nasıl başarılı olduğunu; (varsa) eserlerini dikkatlice inceler. Bütün bu veriler ışığında kronolojik olarak veya kendine özgü bir üslûpla hayat hikâyesini yazar.

*Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder.

TARİHÇESİ

Eski Yunan edebiyatında Plutarkhos’un “Hayatlar” adlı eseri biyografi türünün Batı’daki ilk örneğidir. Ancak biyografi türü Batı’da 16.yy.dan sonra yaygınlaşmaya başlamıştır. İngiliz edebiyatında William Roper’in “ Sir Thomas More’un Hayatı” ve James Boswell’in “Samuel Johnson’un Hayatı”, Avusturya edebiyatından Stefan Zweig’ın “Üç Büyük Usta”dünya edebiyatının tanınmış biyografilerindendir.

 Edebiyatımızda ilk tezkire Ali Şir Nevai’nin 16. yy.da oluşturduğu “Mecalis’ün-Nefais” adlı eseridir.

Divan edebiyatında tezkireler her ne kadar biyografi gibi görünse deBatılı anlamda biyografi edebiyatımıza Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. Tanzimat Dönemi’nde Beşir Fuat’ın “Victor Hugo”, Namık Kemal’in “Evrak-ı Perişan”, Recaizade Mahmut Ekrem’in “Kudemadan Birkaç Şair”, Muallim Naci’nin “Osmanlı Şairleri”; Servetifünun Dönemi’nde Süleyman Nazif’in “Mehmet Âkif” adlı eseri biyografi türünde öne çıkar.

Cumhuriyet Dönemi’nde İlhan Geçer’in “Cahit Sıtkı Tarancı”, Mithat Cemal Kuntay’ın “Namık Kemal”, Ahmet Rasim’in “İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi”, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Atatürk”, Beşir Ayvazoğlu’nun “Yahya Kemal”, İhsan Işık’ın “Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi” adlı eserleri bu türün tanınmış örneklerindendir.

BİYOGRAFİ TÜRLERİ

Bir kişinin hayatını ayrıntılı olarak veren kişisel biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de vardır. Örneğin antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri çok kısa olarak ana hatlarıyla verilir. Bu eserlerde ya da yazarın kitabının arka kapağında veya iç sayfasında yer alan biyografiler genellikle kısadır. Ayrıntıları atılmış daha çok doğum ölüm tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları anılmakla yetinilir.

Her döneme, her mesleğe ve her millete ait kişilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kişilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlere bölgesel biyografi, belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı eserlere meslekî biyografi, belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği eserlere de dönem biyografisi denir.  Dönem biyografisine çağdaş insanların yer aldığı Who’s Who? (Kim Kimdir?) adlı eseri gösterebiliriz.

                Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir. Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:

a) Bilimsel biyografi: Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir.

Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır

b) Biyografik roman:Roman, hikâye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir.

Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir.

Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil’in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu’nun “Ömer Seyfettin “(1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı” (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan’ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.

                Günümüzde Osman Balcıgil biyografik roman alanında oldukça güzel eserler vermektedir. Sabahattin Ali’yi anlattığı “Yeşil Mürekkep”, Afife Jale’yi anlattığı “Nefesi Tutku Olan Kadın Afife Jale”, Nazım Hikmet’in annesi ve ilk kadın ressamlarımızdan olan Celile’yi anlatan “Ela Gözlü Pars Celile” kitapları biyografik romanların en güzel örneklerindendir.

Kategoriler
5. ÜNİTE : ROMAN

ROMAN TÜRLERİ

Romanlar genel olarak konularına ve yansıttıkları edebî akımlara göre sınıflandırılır.

KONULARINA GÖRE ROMANLAR

Macera (serüven) romanı: Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan roman türüdür. Alexandre Dumas’ın Monte Cristo Kontu ve Daniel Defoe’nin Robinson Cusoe adlı romanlar bu türün en ünlü örnekleridir.

Sosyal roman: Sınıf çatışması, geçim sıkıntısı, göç gibi toplumsal ve ekonomik sorunları veya birtakım töreleri ele alan roman türüdür. Töre romanı, tezli roman ve köy romanı olarak üçe ayrılabilir. Daha sonraları tezli roman ayrı bir tür olarak da alınmaya başlanmıştır. Reşat Nuri’nin Yaprak Dökümü, Zülfü Livaneli’nin Mutluluk, Nabizade Nazım’ın Karabibik romanları sosyal romana örnek verilebilir.

Tezli roman: Toplumsal veya siyasal bir sorunu konu edinen, bir tez içeren roman türüdür. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban kitabı bir tezli romandır.

Bilim kurgu romanı: Gelecekte olabilecek olayları bilimsel bir yaklaşımla, hayal gücünü de kullanarak anlatan roman türüdür. Isaac Asimov’un Ben Robot, Jules Verne’nin Aya Yolculuk, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Dünyanın Merkezine Yolculuk eserleri birer bilimkurgu romanlarıdır.

Tarihî roman: Tarihî olayları ve kişileri konu alan roman türüdür. Tarık Buğra’nın Küçük Ağa, Namık Kemal’in Cezmi, Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler tarihi romana örnektir.

Fantastik roman: Gerçeküstü olay, kişi ve yerleri konu alan roman türüdür. J.J.Tolkien’in yazdığı Yüzüklerin Efendisi ile Rowling’in yazdığı Herry Potter bu türün en iyi örnekleridir.

Psikolojik roman (tahlil romanı): İnsanın iç dünyasını, bilinçaltını, olayların insanın ruh dünyasına etkilerini anlatan roman türüdür. Mehmet Rauf’un Eylül, Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu veya Yalnızız kitapları psikolojik romanlardır.

Polisiye roman: Polisiye olayların konu edildiği; aksiyon, gizem, heyecan, korku vb. ögeler içeren roman türüdür. Edebiyatımızda Ahmet Ümit, bu türün çok iyi örneklerini vermektedir. Patasana, Beyoğlu Rapsodisi, Kırlangıç Çığlığı türün güzel örneklerindendir.

Egzotik roman: Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve insanlarını konu edinen roman türüdür. Bu romanların içeriğini, yaşayan insanlar yaşanan mekanlar oluşturur. —Gözlemlere dayanır. Egzotik romanlar Avrupa’ya uzak ülkelerin manzaralarını, oralarda yaşayanların töre ve geleneklerini anlatmak esastır. Pierre Lotti’nin İzlanda Balıkçısı iyi bir örnektir.

Biyografik veya Otobiyografik Romanlar: Kişinin kendi hayatını veya farklı alanlarda ünlü kişilerin hayatlarını anlattığı romanlardır. Oğuz Atay’ın Bir Bilim Adamının Romanı, Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam, Osman Balcıgil’in Yeşil Mürekkep adlı romanları birer biyografik romandır.

Aşk Romanları:  Genel olarak aşkı işleyen romanlardır. Elif Şafak’ın Aşk, Turgut Özakman’ın Romantika, Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi bu türün güzel örnekleridir.

YANSITTIKLARI EDEBÎ AKIMLARA GÖRE ROMAN ÖRNEKLERİ

Klasik roman: Klasizmin özelliklerini yansıtan romanlardır. Türk edebiyatının ilk çeviri roman özelliğini taşıyan Fénelon’un  Télémaque romanı bir klasik romandır.

Romantik roman: Konusunu mili ve dini kaynaklardan alan, kişilerin tek yönleriyle ele alındığı ve tesadüflerin çokça olduğu roman türüdür.  Sefiller-Victor Hugo , Namık Kemal’in İntibah romanları romantiktir.

Realist roman: Gerçekçiliğin ön planda olduğu, teknik kusurların azaldığı, betimlemlerin çok olduğu romandır. Kırmızı ve Siyah-Stendhal, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza,  Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası, Halit Ziya’nın Mai ve Siyah ile Aşk-ı Memnu romanları realist türdedir.

Natüralist roman: Realizmin daha da gelişmiş türüdür. Determinizm ve soyaçekimin önem kazandığı roman türüdür.  Émile Zola’nın Nana, Meyhane, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi, Nabizade Nazım’ın Zehra eserleri bu türün güzel örnekleridir.

Egzistansiyalist roman: Var oluşu sorgulan ve hiçlik üzerinde de kafa yoran bir roman türüdür. Sartre’nin  Bulantı veya Albert Camus’un Yabancı adlı romanları birer Egzistansiyalist romandır.

Modern roman: Klasik romandan konusu, tekniği ve amacı bakımından ayrılır. Bu roman anlayışının ortaya çıkışında Freud ve psikanalizin büyük etkisi vardır.

Modern roman, 20. yüzyılın başlarında romanın geleneksel temel yapısı olan olay örgüsü, zaman, mekan, kahraman gibi öğelerinin değiştirilmesiyle ortaya çıkan yeni bir biçim anlayışının ürünüdür.

Ölçütü ise doğrudan içerik ve yayımlandığı zaman diliminden çok, değişen gerçeklik karşısında romanın anlatım aracı olarak seçtiği yeni biçim öğeleri yanında iç monolog, bilinç akımı gibi anlatım teknikleridir.

James Joyce’un  Ulysses en iyi örnektir.

Postmodern roman: Gerçeklikten çok kurmaca ön plandadır. Son, genellikle belirsizdir. Bütünlük yerine parçalanmışlık öne çıkar. Somut gerçeklik ile soyut gerçeklik iç içedir. Ciddi duruşa karşı alaycı tutumu benimser.  Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının kişileri, masal kişileri, çizgi film kahramanları birlikte verilebilir. Umberto Eco’nun Gülün Adı, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar, Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli birer postmodernist romandır.