DİLİN FARKLI KULLANIMLARI

Dil yaşayan canlı bir varlıktır. Canlı olduğu içinde toplumdaki değişimler dile yansımaktadır ve dil böylece gelişip değişmektedir. Bu nedenle de dilde değişik kullanımlar ortaya çıkmaktadır.

En belirgin kullanım farkı yazı dili ve konuşma dili arasında olmaktadır.

  • Konuşma dili: Dilin günlük hayatta diğer insanlarla iletişim kurmak için kullanılan dildir. Amaç sadece iletişim kurmak olduğu için dilin kurallarına pek de uyulmaz. Doğal bir kullanım olduğu için cümlenin diziliş kuralları, kelimelerin doğru telaffuzuna dikkat edilmez. Bu nedenle zamanla yöreden yöreye farklılıklar görülmeye başlanır. Böylece ağız özellikleri oluşur.
  • Yazı dili: Bir ülkede anlaşmayı ve birliği sağlamaya yarayan dildir. Buna kültür dili veya edebi dil adı da verilir. Dilin bütün kurallarına uyulur. Cümle yapısı, sözcüklerin kuruluşu, sözcüklerin telaffuzu ve yazım ve noktalama kurallarına tam anlamıyla uyulur. Bütün ülkede aynı şekilde kullanılır.
  • Ortak dil (Standart dil):  Bir ülkedeki dilin farklı kullanımlarının anlaşmayı zorlaştırmasını engellemek için ülke sınırları içinde ortak bir dil belirlenir ki bu da aynı zamanda yazı dilidir. Bu ortak dil, resmi kurumlardan bilime, sanattan eğitime kadar her yerde aynıdır. Aynı zamanda standart dil olarak da adlandırılır. Türkiye’nin standart dili İstanbul Türkçesidir.

Yeryüzünde yaşayan diller, belli sayıdaki eski ana dillerin uzun bir tarihî seyir içinde değişik kollara ayrılmasından oluşmuştur. Ayrı ayrı diller ve akraba diller arasındaki bu farklılaşma yanında, aynı dil içinde birtakım dallanmalar da meydana gelebilmektedir. Bir dilin kendi içinde alt kollara ayrılması, o dilin lehçe, şive ve ağızlarını oluşturur. Lehçe, şive ve ağızlar, coğrafi ve sosyal etmenler nedeniyle bir dilin ses yapısı, şekil yapısı ve kelime hazinesi bakımından zamanla birbirinden az çok ayrılmış olan kollarıdır.

            Ağız: Bir dilin konuşulduğu ülkenin sınırları içinde bölgeden bölgeye yaşadığı ses düzeyindeki farklılıklardan oluşan kullanımıdır. Örneğin Türkçede Karadeniz ağzı, Ege ağzı, Hatay ağzı, Kayseri ağzı gibi bölgesel kullanımları vardır.

Bre kene akşama pilav yapık. (Hatay-Yayladağı ağzı)

Hele dadaş hoş mısen? (Erzurum ağzı)

Uşağum eve gelmeymisun da? (Karadeniz ağzı)

            Şive: Bir dilin bilinen ve metinlerle takip edilebilen dönemlerinde o dilden ayrılmış, genelde sınırlarının hemen dışında konuşulan koludur. Şivede ağızdan farklı olarak, oluışan ses değişiklikleri yazı diline de yansır. Hem se, hem anlam bakımından farklılıklar vardır. Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan vs.de konuşulan Türkçe birer şivedir.

            Aşağıda Türkçenin konuşulduğu bazı Türk cumhuriyetlerinde yeni yıl kutlamasının nasıl söylendiğini inceleyelim.

 Yeni yılınız kutlu olsun…………….Türkiye Türkçesi

Yeni iliniz mübarek olsun………..Azerbaycan şivesi

Cangı cılıngız kuttu bolsun!…….. Kırgız şivesi

Yengi yılıngız mübarek bolsun…………………… Özbek şivesi

Sezne yanga yıl belen tebrik item! Tatar şivesi

Teze yılınızı gutlayaarın! Türkmen şivesi

Janga jılıngız kuttı bolsın! veya Janga jılıngız ben! Kazak şivesi

        Lehçe:  Bir dilin bilinmeyen, metinlerle izlenemeyen dönemlerde, karanlık bir devrinde kendisinden ayrılan, çok büyük ses ve şekil farklılıkları gösteren ve farklı bir dil olma yolunu tutan kollarına lehçe denir.  Lehçe,  dilde ses ve yapı düzeyinde büyük farklılaşmaların ortaya çıkmasıyla oluşur.  Lehçelerin oluşmasında coğrafi ve kültürel etmenlerin rolü büyüktür. Türkçenin Yakutça ve Çuvaşça olmak üzere iki lehçesi vardır.

Şimdi de yeni yıl kutlamasının bu iki lehçede nasıl söylendiğine bakalım. Göreceksiniz ki Türkiye Türkçesine en uzak kullanımlar bu iki kullanımdır.

* Ehigini şanga cılınan eğerdeliibin! (Saha / Yakut Türkçesi) 
* Sene sul yaçepe salamlatap! (Çuvaş Türkçesi)

UYARI:  Günümüzde bu terimler ne yazık ki yaygın olarak yanlış kullanılmaktadır. Ağza şive, şiveye de lehçe dendiğini görüyoruz. Bu da öğrencilerin yanlış öğrenmesine sebep oluyor. Bu karışıklığı gidermek için ağız-şive-lehçe terimlerinin çok iyi öğrenilmesi gerekiyor. Şu şekilde kodlanabilir: Ülke sınırları içinde bir bölgenin adı veriliyorsa örneğin Sivas gibi, buna ağız diyeceğiz. Sınır dışında bir isim veriliyorsa Tatar gibi, buna şive diyeceğiz. Zaten sadece iki tane lehçemiz var ki onlarda Türkiye’ye en uzak sınırlarda Asya’nın en kuzey doğusunda yer almakta.

Argo: Daha çok toplumun pek benimsemediği kesimlerin (serseriler, külhanbeyleri, hırsızlar vb.) kullandığı bir takım mecazlardır. Her yerde kullanılmaması gereken bir yapısı vardır. Daha çok eğitimsiz kişilerce tercih edildiği söylenebilir. Örneğin mariz (dayak), kopil (çocuk), mandipsiye basmak (tuzağa düşmek), toz olmak, kafayı yemek… sözcükleri argoya örnektir. Aşağıda da argo bir cümle kurulmuştur

Okul dışında da zirzopluk etme!

Jargon: Belli bir grup arasında kullanılan, başka insanların anlayamadığı yapay dile verilen addır.  Buradaki amaç gruptaki dayanışmayı, çıkarı devam ettirmek veya bir meslek sırrını korumak olabilir. Jargonda kelimeler doğal anlamalarının dışında kullanılabildiği gibi anlaşılmasını zorlaştırmak için yabancı dilden sözcük de alınabilir.  Buna en iyi örnek doktorların kendi aralarındaki konuşmadır. Şöyle bir örnek verebiliriz:

                        Hastanın durumu stabil.

 Aşağıda da daha farklı meslekler ile ilgili jargon örneklerini görüyoruz:

  • İkinci dönem ŞÖK tutanağını teslim ettin mi? (Şube Öğretmenler Kurulu)….Öğretmen jargonu
  • Hastamız tonsilit olmuş (bademcil)……….tıp jargonu
  • Sorun yaşadıysan bilgisayarını resetle………….bilgisayar alanı jargonu