Kategoriler
5. ÜNİTE : ROMAN

ROMANIN TARİHÇESİ

Roman türünün ilk örneği, İspanyol yazar Cervantes’in (Servantes) XVII. yüzyılın başlarında yayımlanan Don Quijote (Don Kişot) adlı eseridir.

don kişot ile ilgili görsel sonucu
Yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot’un hikayesini Cervantes yazmıştır.

Tanzimat’a kadar edebiyatımızda hikâye veya roman yoktu. Bu türlerin yerini destanlar, halk hikâyeleri, mesneviler vs. dolduruyordu. Türk edebiyatına roman Tanzimat Dönemi’nde girmiştir.  Tabii ki ilk önce ceviri eserler verilmiş ve böylece tür tanınmaya başlanmıştır.

telemak ile ilgili görsel sonucu
ilk çeviri roman

İlk çeviri roman, Yusuf Kâmil Paşa’nın Fransız yazar Fénelon’dan (Fenelon) 1859 yılında çevirdiği Télémaque’tır (Telemak).

 

taaşşukı talat ve fitnat ile ilgili görsel sonucu
ilk yerli roman

İlk yerli roman, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseridir. Ancak bu ilk eserler teknik açıdan zayıftır.

intibah ile ilgili görsel sonucu
ilk edebi roman

İlk edebi roman Namık Kemal’in İntibah ve ilk tarihi roman da yine Namık Kemal’in Cezmi adlı eseridir. Bu eserler romantizmin etkisinde yazılmıştır.

Edebiyatımızdaki ilk realist roman denemesi Samipaşazade Sezai’nin yazdığı Sergüzeşt’tir. Bu eser hem romantik hem de realist özellikler taşır. İlk realist romanımız ise Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası eseridir.

İlk köy romanı Nabizade Nazım’ın Karabibik romanı, ilk psikolojik roman denemesi ise yine Nabizade Nazım’ın Zehra adlı eseridir.

 Türk romanı, teknik açıdan Servetifünun Dönemi’nde güçlenmiş; ilk psikolojik romanı Eylül adıyla Mehmet Rauf yazmıştır. Bu dönemde Halit Ziya Uşaklıgil, roman türünün Batılı anlamdaki ilk örneklerini vermiştir. Mai ve Siyah ile Aşk-ı Memnu günümüzde de değerini devam ettiren eserlerdendir.

Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi’nde roman türünde başarılı örnekler verilmiştir.  İlk yıllarda Kurtuluş Savaşı’nı konu alan eserler çoğunluktadır. Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu bu yönde realist eserler varan romancılardandır.  Daha sonra Yaprak Dökümü’nde olduğu gibi, modernleşme sürecindeki Türk toplumunda sosyal değişimle yitirilen değerlerin Ali Rıza Bey ailesinde sebep olduğu dağılma ve yıkım anlatılmaktadır. Romanda diyalog, içkonuşma, anlatma, gösterme, özetleme anlatım tekniklerine başvurulmuş; yalın bir dil kullanılmıştır.

Sonraki yıllarda toplumcu gerçekçi, milli ve dini duyarlılığı anlatan, bireysel hayatı konu alan ve modernist olma üzere dört roman akımı ortaya çıkmış ve günümüze kadar roman türü gelişerek gelmiştir.

Kategoriler
5. ÜNİTE : ROMAN

ROMAN TÜRLERİ

Romanlar genel olarak konularına ve yansıttıkları edebî akımlara göre sınıflandırılır.

KONULARINA GÖRE ROMANLAR

Macera (serüven) romanı: Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan roman türüdür. Alexandre Dumas’ın Monte Cristo Kontu ve Daniel Defoe’nin Robinson Cusoe adlı romanlar bu türün en ünlü örnekleridir.

Sosyal roman: Sınıf çatışması, geçim sıkıntısı, göç gibi toplumsal ve ekonomik sorunları veya birtakım töreleri ele alan roman türüdür. Töre romanı, tezli roman ve köy romanı olarak üçe ayrılabilir. Daha sonraları tezli roman ayrı bir tür olarak da alınmaya başlanmıştır. Reşat Nuri’nin Yaprak Dökümü, Zülfü Livaneli’nin Mutluluk, Nabizade Nazım’ın Karabibik romanları sosyal romana örnek verilebilir.

Tezli roman: Toplumsal veya siyasal bir sorunu konu edinen, bir tez içeren roman türüdür. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban kitabı bir tezli romandır.

Bilim kurgu romanı: Gelecekte olabilecek olayları bilimsel bir yaklaşımla, hayal gücünü de kullanarak anlatan roman türüdür. Isaac Asimov’un Ben Robot, Jules Verne’nin Aya Yolculuk, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Dünyanın Merkezine Yolculuk eserleri birer bilimkurgu romanlarıdır.

Tarihî roman: Tarihî olayları ve kişileri konu alan roman türüdür. Tarık Buğra’nın Küçük Ağa, Namık Kemal’in Cezmi, Turgut Özakman’ın Şu Çılgın Türkler tarihi romana örnektir.

Fantastik roman: Gerçeküstü olay, kişi ve yerleri konu alan roman türüdür. J.J.Tolkien’in yazdığı Yüzüklerin Efendisi ile Rowling’in yazdığı Herry Potter bu türün en iyi örnekleridir.

Psikolojik roman (tahlil romanı): İnsanın iç dünyasını, bilinçaltını, olayların insanın ruh dünyasına etkilerini anlatan roman türüdür. Mehmet Rauf’un Eylül, Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu veya Yalnızız kitapları psikolojik romanlardır.

Polisiye roman: Polisiye olayların konu edildiği; aksiyon, gizem, heyecan, korku vb. ögeler içeren roman türüdür. Edebiyatımızda Ahmet Ümit, bu türün çok iyi örneklerini vermektedir. Patasana, Beyoğlu Rapsodisi, Kırlangıç Çığlığı türün güzel örneklerindendir.

Egzotik roman: Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve insanlarını konu edinen roman türüdür. Bu romanların içeriğini, yaşayan insanlar yaşanan mekanlar oluşturur. —Gözlemlere dayanır. Egzotik romanlar Avrupa’ya uzak ülkelerin manzaralarını, oralarda yaşayanların töre ve geleneklerini anlatmak esastır. Pierre Lotti’nin İzlanda Balıkçısı iyi bir örnektir.

Biyografik veya Otobiyografik Romanlar: Kişinin kendi hayatını veya farklı alanlarda ünlü kişilerin hayatlarını anlattığı romanlardır. Oğuz Atay’ın Bir Bilim Adamının Romanı, Şevket Süreyya Aydemir’in Tek Adam, Osman Balcıgil’in Yeşil Mürekkep adlı romanları birer biyografik romandır.

Aşk Romanları:  Genel olarak aşkı işleyen romanlardır. Elif Şafak’ın Aşk, Turgut Özakman’ın Romantika, Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi bu türün güzel örnekleridir.

YANSITTIKLARI EDEBÎ AKIMLARA GÖRE ROMAN ÖRNEKLERİ

Klasik roman: Klasizmin özelliklerini yansıtan romanlardır. Türk edebiyatının ilk çeviri roman özelliğini taşıyan Fénelon’un  Télémaque romanı bir klasik romandır.

Romantik roman: Konusunu mili ve dini kaynaklardan alan, kişilerin tek yönleriyle ele alındığı ve tesadüflerin çokça olduğu roman türüdür.  Sefiller-Victor Hugo , Namık Kemal’in İntibah romanları romantiktir.

Realist roman: Gerçekçiliğin ön planda olduğu, teknik kusurların azaldığı, betimlemlerin çok olduğu romandır. Kırmızı ve Siyah-Stendhal, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza,  Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası, Halit Ziya’nın Mai ve Siyah ile Aşk-ı Memnu romanları realist türdedir.

Natüralist roman: Realizmin daha da gelişmiş türüdür. Determinizm ve soyaçekimin önem kazandığı roman türüdür.  Émile Zola’nın Nana, Meyhane, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi, Nabizade Nazım’ın Zehra eserleri bu türün güzel örnekleridir.

Egzistansiyalist roman: Var oluşu sorgulan ve hiçlik üzerinde de kafa yoran bir roman türüdür. Sartre’nin  Bulantı veya Albert Camus’un Yabancı adlı romanları birer Egzistansiyalist romandır.

Modern roman: Klasik romandan konusu, tekniği ve amacı bakımından ayrılır. Bu roman anlayışının ortaya çıkışında Freud ve psikanalizin büyük etkisi vardır.

Modern roman, 20. yüzyılın başlarında romanın geleneksel temel yapısı olan olay örgüsü, zaman, mekan, kahraman gibi öğelerinin değiştirilmesiyle ortaya çıkan yeni bir biçim anlayışının ürünüdür.

Ölçütü ise doğrudan içerik ve yayımlandığı zaman diliminden çok, değişen gerçeklik karşısında romanın anlatım aracı olarak seçtiği yeni biçim öğeleri yanında iç monolog, bilinç akımı gibi anlatım teknikleridir.

James Joyce’un  Ulysses en iyi örnektir.

Postmodern roman: Gerçeklikten çok kurmaca ön plandadır. Son, genellikle belirsizdir. Bütünlük yerine parçalanmışlık öne çıkar. Somut gerçeklik ile soyut gerçeklik iç içedir. Ciddi duruşa karşı alaycı tutumu benimser.  Gerçek yaşamda karşılaşılan kişilerle hayal dünyasının kişileri, masal kişileri, çizgi film kahramanları birlikte verilebilir. Umberto Eco’nun Gülün Adı, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar, Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli birer postmodernist romandır.

Kategoriler
5. ÜNİTE : ROMAN

Romanda Anlatım Teknikleri

Bir konuyu söz veya yazı ile bildirmeye anlatım denir. Olay çevresinde gelişen metinlerde olay aktarılırken farklı teknik ve yöntemler uygulanır.

Anlatma (Tahkiye Etme):

Anlatma tekniğinde okuyucu ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir. Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır.

Anlatma; kişi tanıtımı, olay anlatımı, geriye dönüş, iç çözümleme veya özetleme şeklinde olabilir.

  • Kişi Tanıtımı: Metindeki kişilerle ilgili okuyucuya tanıtıcı bilgiler verilir. Anlatıcı, metindeki kişileri ayırt edici yönleriyle tanıtır.

Büyük annemin odasında öfkeli, kıpkırmızı yüzünden siniri bozuk olduğu anlaşılan duvar suratlı bir oda hizmetçisi vardı. Sinirinden olsa gerek başını, gözünü oynatıp duruyor, sıkıntısını ve öfkesini yüzünde belli ediyordu. “

  • Olay Anlatımı: Metindeki olaylar, bir anlatıcı tarafından anlatılır.

Mümtaz, ağabeyi dediği amcasının oğlu İhsan’ın hastalandığından beri doğru dürüst sokağa çıkmamıştı. Doktor çağırmak, eczaneye reçete götürüp ilaç getirmek, komşunun evinden telefon etmek gibi şeyler bir tarafa bırakılırsa, bu haftayı hemen hemen ya hastanın başı ucunda, yahut da kendi odasında, kitap okuyarak, düşünerek, yeğenlerini avutmağa çalışarak geçirmişti.

               İhsan iki gün kadar ateşten, halsizlikten, arka ağrılarından şikâyet etmiş, sonra birdenbire zatürree fevkaladelik halini ilan etmiş, evin içinde korkudan, telaştan, üzüntüden, bir türlü ağızlardan düşmeyen ve bakışlardan eksilmeyen temennilerden saltanatını, o yıkım psikolojisini kurmuştu.” Ahmet Hamdi Tanpınar- Huzur

  • Geriye Dönüş: Eserde kronolojik akışın kırılarak geçmişe dönülmesi, geçmişe ait yaşantıların anlatılması tekniğidir. Bu teknikte anlatıcı birinci tekil kişi olabileceği gibi üçüncü tekil kişi de olabilir.

Şimdi, Ankara’da bulunuyorsunuz, zannedersem.” Demek, Burhan buydu. Selim’in onlara tanıştırmaktan kaçındığı ‘esaslı’ arkadaşlarından biri. Selim, farklı çevrelerdeki arkadaşlarını birbirine tanıştırmayı sevmezdi. “Hoşlanmazsın,” diye kestirip atardı. ‘Yüksek’ arkadaş çevrelerinde üniversite arkadaşlarından utanırdı Selim. “Seni ele vermemizden korkuyorsun,” diye saldırırlardı Selim’e kantinde. Hepimiz, tanımadan, sevimsizliklerine inanırdık bu adamların. Bu yüksek arkadaşların da bizi tanımadan sevimsiz bulduklarını bilmeseydi, tanıştırmaktan kaçınır mıydı? Ben bile zorlukla barınabiliyorum aralarında; sizi hemen yutarlar, demek isterdi kantindeki arkadaşlarına. (OĞUZ ATAY, TUTUNAMAYANLAR)

  • İç Çözümleme: Kişilerin iç dünyalarının, iç yaşantılarının, hâkim anlatıcı ve bakış açısıyla anlatıldığı psikolojik tahlil tekniğidir. Bu anlatım tekniğinde anlatıcı, kişinin iç dünyasına bütünüyle egemen olan dışarıdan bir unsur olarak etkindir; anlatılan kişi ise edilgendir.

Ona acı veren bir gerginlik bir huzursuzluk vardı içinde; aynı zamanda müthiş bir yalnız kalma isteği. Yalnız kalmak, kendini bu acı dolu gerginliğe en küçük bir çıkış yolu aramadan bütünüyle bırakmak istiyordu.  Kalbine ve ruhuna üşüşen sorulara cevap aramaktan tiksintiyle kaçıyordu. (BUDALA- DOSTOYEVSKİ)

  • Özetleme: Varlığı belirgin şekilde hissedilen anlatıcı olayları, kişileri veya diğer unsurları özetleyerek anlatır.

Şeref’in hukukta son senesi, bitirince nişanlanacaklarmış. Şeref’in babası küçük bir memurmuş. Şeref avukatlık yapmayacakmış, Kevser’in babasının yanında çalışacakmış. Sene sonunda Kevser de okuldan ayrılacakmış. (LEYLA ERBİL- TUHAF BİR KADIN)

  • Pastiş: Postmodern romanda çeşitli metin türlerinin biçim ve anlatım özelliklerinin taklit edilmesidir. Binbir Gece Masalları’nda ve halk hikâyelerinde anlatıcı, başkalarından dinlediklerini aktarır. Bunu yaparken de “rivayet ederler ki, derler ki” gibi kalıplaşmış ifadeler kullanır.

İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası adlı romanında biçim ve anlatım özellikleri açısından aynı tekniği kullanması bir pastiş örneğidir.

Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanında da yazılan kitabe de pastişe örnektir.

  • Parodi: Postmodern romanda daha önce yazılmış bir metnin içerik yönünden örnek alınmasıdır. Bütüncül ya da kısmi olabilir.

Nazan Bekiroğlu’nun Yûsuf ile Züleyha adlı romanı, içerik yönünden divan edebiyatındaki Yûsuf ile Züleyha mesnevilerini örnek aldığından bir parodi örneğidir.

  • İroni: Postmodern romanda birtakım olguları ya da eserleri alaycı bir anlatımla söz konusu etmektir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanında önemsiz bir kurum olan Saatleri Ayarlama Enstitüsünü asrın en büyük, en faydalı kurumu şeklinde tanıtması bir ironi örneğidir.