Kategoriler
4.ÜNİTE:MASAL - FABL 9.SINIF

FABL

Fabl; kahramanları çoğunlukla hayvanlardan seçilen, ders verme amacı güden, öğretici nitelikte, genellikle manzum bir edebî türdür.

Sembolik ve alegorik bir anlatımı olan fabllarda okura bir konuda ders verme amacı güdülür. Alegorik demek, soyut kavramların somut olaylar yardımıyla anlatılmasıdır. . Öğreticilik esastır. Fabllarda bir öğüt yer alır. Bu öğüt, genellikle bir atasözü ya da özdeyiş yoluyla verilir.

 İnsanların başından geçen her türlü olay fablın konusunu, iyilik-kötülük gibi çatışmalar olay örgüsünü oluşturur. Kahramanlar genellikle hayvanlardır fakat bitkiler, cansız varlıklar ve hatta insanlar da zaman zaman bu kahramanlar arasında yer almaktadır. Hayvanlar fablda “kurnazlık, cesaret, kibir, kıskançlık, kahramanlık” gibi insani özellikleri temsil edecek şekilde yer alır.  Bunun için fabllarda genellikle teşhis ve intak sanatlarından yararlanılır. Fabllarda kahramanlar kendi özelliklerini korumakla birlikte insan gibi konuşturulur.

Fabllarda hayvanların konuşturulması dışında pek bir olağanüstülük yoktur.

Olaya dayanan diğer türlerde olduğu gibi fablda da öyküleyici anlatıma başvurulur. Fabl türünde de masalda olduğu gibi yer ve zaman belirsizdir.

Ders verme amacı güdüldüğü için dili sadedir. Zaman zaman kalıp sözlere yer verilir. Masalda olduğu gibi fablda da “dostluk, dayanışma, korku, öfke, kurnazlık” gibi evrensel tema ve kavramlar işlenir. Fabllar aracılığıyla kanaatkârlık, özveri, yardımseverlik, iyi niyet gibi olumlu davranışlar çocuklara kazandırılabilir.

Fabllar daha çok manzum olmasına rağmen düzyazı şeklinde de olanları vardır.

FABLIN YAPI UNSURLARI

Fabl anlatmaya bağlı bir tür olduğu için yine olay, kişi, zaman ve mekan ögelerinden oluşur.

Fablın konusu insan başına gelebilecek herhangi bir olaydır. Olay, kahramanın eyleme dönüşmüş, beğenme, istek, özlem, öfke, korku vs. duygularından doğar. Fablın gövdesini bir olay oluşturur, asıl önemli olan fablın anlatılış nedenidir. Buna “ders” denir.

Kişilerin daha çok hayvanlardan seçildiğini ve hayvanlara insan özelliği yüklendiğini söylemiştik. Bunun dışında olayın en az iki varlığın başından geçtiğini söyleyebiliriz. Bunlardan biri iyi ahlâklı bir tipi, diğeri kötü ahlâklı bir tipi canlandırır. Fablda ikinci derecede kişiler çok azdır, bazen yoktur. Kişi betimlemeleri veya ruhsal çözümlemeler yer almaz. Fabllarda bir de anlatıcı kişi vardır. Anlatıcı kahramanları izler, dersini alır.

Mekân tasviri ayrıntılı bir şekilde yapılmaz fakat çevre çok iyi verilmelidir: Orman, göl kenarı, yol… gibi. Olayın geçtiği yer olayla birlikte değişebilir.

 Her olay gibi fabldaki olay da bir zaman diliminde geçer. Kronolojik zaman kullanılır. Ancak zaman ifadesi belirsizdir. “Bir sabah”, “bir gün” gibi genel zaman ifadeleri verilir.

FABLDA PLAN

Fabl, serim, düğüm, çözüm ve öğüt olmak üzere dört bölümden oluşur.

SERİM: Olay çevresinde gelişen bütün metinleri gibi bu bölüm, olayların ve kahramanların tanıtıldığı giriş bölümüdür. Olayın türüne, çıkarılacak derse göre kişileştirilmiş hayvanlar ve çevre tanıtımı yapılır, temel bilgiler verilir. Olay başlatılır.

DÜĞÜM: Olay veya sorunların çıkmaza girdiği bölümdür.  Olayın ayrıntılarına girilir. Kısa ve sık konuşmalar yer alır.Merak duygusu yoğunluk kazanır. Ortaya çıkan sorunun nasıl çözüleceğine dair bir merak oluşturulur.Çatışma ortaya konur.

ÇÖZÜM: Düğümlenen olayların açığa kavuştuğu bölümdür.Düğüm çözülür, çatışma sona erer.“Düğüm”de oluşan soruların cevapları burada açığa kavuşturulur.Fablın en kısa bölümüdür.

ÖĞÜT: Olay veya olayların arkasında yatan mesaj ve öğüdün açıklandığı bölümdür. Olayla ilgili ana fikir, öğüt biçiminde verilir.  Bu öğüt daha çok bir atasözü ile ortaya konur.

FABLIN TARİHÇESİ

Eski Hint ve Akdeniz kültürlerinde birbirlerinden bağımsız ortaya çıkan fabl türünün kaynağı çok eskiye dayanır. Batıda ilk fabl yazarı olarak Frikyalı Aisopos (Ezop) gösterilir. Ezop’un M.Ö. 620-650 yılları arasında yaşadığı ve baskıcı bir yönetim yüzünden düşüncelerini küçük hayvan hikâyeleri ile anlattığı söylenmektedir. Bu eser, masal türünün de ilk eseri olarak kabul edilir.

Beydeba’nın yazdığı Kelile ve Dimne de fablın Doğudaki ilk örneği olarak bilinir.  Beydeba bu eserini Debşelem adlı Hint hükümdarı zamanında yazmış ve ona sunmuştur.

Eserde hayatı sisler içerisinde kalan bir Hind Hükümdarı olan Debşelem Şah’ın bir vasiyet üzerine ünlü bilge Beydeba’nın yanına gitmesi; ondan hikmetli sözler, öğütler, devlet yönetiminde yardımcı olacak öğretici masallar dinlemesi anlatılmaktadır. Eserde bulunan hikâyelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir. Kitap 14 bölümden oluşur. Kitap, adını ilk bölümündeki hikâyelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “Doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen “Kelile” ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen “Dimne”.

XIII. yüzyılda yaşamış İranlı şair Sadi’nin Gülistan adlı eserinde fabl özelliği taşıyan parçalara rastlanmaktadır.

XVII. yüzyılda Fransız yazar La Fontaine; Ezop ve Beydeba’dan esinlenerek fabllar yazmıştır Fransız Edebiyatı’ndan La Fontaine’in canlı, hızlı, incelik ve nükte dolu bir üslubu vardır. La Fontaine, kötüyü göstererek iyinin ne olduğunu anlatmaya çalışmıştır.

Dünyada Amerikalı yazar Richard Bach’ın (Riçırt Bah) Martı, İngiliz yazar George Orwell’in (Corç Orvıl) Hayvan Çiftliği, Fransız yazar Antoine de Saint-Exupéry’nin (Antuen dö Sant Ekzuperi) Küçük Prens gibi eserleri fabl türünden etkilenilerek yazılmıştır.

TÜRK EDEBİYATINDA FABL

 Türk edebiyatında fabl niteliği taşıyan örnekler, Hint, Arap ve İran edebiyatından esinlenilerek oluşturulmuştur. XIII. yüzyılda Mevlana’nın Mesnevi’sinde fabl özelliği taşıyan parçalara rastlanmaktadır. Gülşehri’nin XIV. yüzyılda Farsçadan çevirdiği Mantıku’t Tayr adlı eser fabl özelliği göstermektedir. Bu eser «kuş dili» anlamına gelen simurgu anlatan tasavvufi nitelikte bir eserdir.

 XV. yüzyılda Şeyhî’ nin yazdığı Harnâme, Türk edebiyatındaki ilk fabl örneğidir. Ünlü bir göz hekimi olan divan şairi Şeyhî’ye, Çelebi Sultan Mehmet’in göz hastalığını tedavi ettiği için Tokuzlu köyü tımar olarak verilmiştir. Şeyhî, Tokuzlu köyüne giderken tımarın eski sahiplerinin saldırısına uğramış; başına gelenleri Harnâme’de sembolik biçimde anlatmıştır. Harname’de;  otlayan öküzlere özenip onlar gibi davranmaya çalışan bir eşeğin, girip talan ettiği tarla sahibi tarafından kulağının kesilesi ve bunun sonunda eşeğin çıkardığı ders anlatılır.

 Dönemine göre yalın bir dille yazılan Harnâme, 126 beyitten oluşan bir mesnevidir. Sanatçı, bu eserde, insanlar arasında geçebilecek olayları teşhis ve intak sanatlarından yararlanarak hayvanlar aracılığıyla anlatmıştır. Anlatma, gösterme, iç konuşma, diyalog anlatım teknikleri ile betimleyici, mizahi, eleştirel anlatım tutumlarından yararlanmıştır.

Tanzimat Döneminde Şinasi, 1859 yılında çıkardığı “Tercüme-i Manzume” adlı eserinde Batılı şairlerin şiir çevirilerine yer vermiştir. Bu eserinde, La Fontaine’in (La Fonten) fabllarının Türkçe tercümeleri de yer alır.

Nazım Hikmet’in fal özellikleri taşıyan “Bir Sansar” ile”Horoz ve Tavuk adlı eseri vardır.

Daha sonra Nurullah Ataç, Orhan Veli Kanık, M. Fuat Köprülü, Vasfi Mahir Kocatürk, Sabahattin Eyüboğlu fabl türü ile ilgilenmiş çeviri yapmış, araştırmalarda bulunmuşlardır.

FABL ÖRNEKLERİ

Aslan ile Fare

Herkes herkese yardım etmeli,
Ben büyük, o küçük dememeli


İki masalım var bunun üstüne,
Başka da bulurum isteyene.

Aslan toprakla oynuyormuş bir gün;
Birde bakmış pençesinde fare,
Aslan, aslan yürekliymiş o gün,
Kıymamış canına, bırakmış yere.
Boşuna gitmemiş bu iyiliği.
Kimin aklına gelir,
Farenin aslana iyilik edeceği?

Etmiş işte, hem de canını kurtarmış.
Günün birinde aslan
Biraz çıkayım derken ormandan,
Düşmüş bir tuzağa,
Ağla içinde kalmış;
Kükremiş durmuş boşuna;
Bereket fare usta yetişmiş imdada;
Bu iş kükremekle değil,
Kemirmekle olur demiş.

Başlamış incecik dişlerini işletmeye
Gelmiş ipin hakkından kıtır kıtır.
Bir ilmik kopunca ağdan hayır mı kalır?
Sabır, biraz da zaman
Güçten, öfkeden daha yaman.

La Fontaine Masalları (Çev. Sabahattin Eyüboğlu)

Horoz ile Tilki

Görmüş geçirmiş, anasının gözü bir horoz
Tünemiş bir ağacın dalına.
Kurnaz tilki, sesini yumuşatarak, ona
Dedi ki: “Kardeşçiğim, artık dostuz;
Barış oldu hayvanlar arasında.
Müjde getirdim sana, in de bir öpüşelim;
Ama Allah aşkına oyalanma;
Çünkü bilirisin ya, başımdan aşkım işlerim.
Oysaki siz serbestsiniz daima,
İşleri düşünemeye bilirsiniz;
Hem artık siz yardım da ederiz.
Ama, kuzum, in de aşağıya bir
Doya doya öpeyim gözlerinden”

“Kardeşim” dedi horoz, “Bu mutlu haberinden
Daha güzel bir haber almazdım şüphesiz.
Bu nefis
Bu mutlu haberinden.
Üstelik bunu senden öğrenmekle
Sevincim iki kat oldu. Ama, dur hele.
Bunu müjdelemek için olacak,
Bak iki tazı geliyor koşarak”
Hızlı da koşuyorlar; haydi ben ineyim de
Hep birden öpüşelim tazılar geldiğinde.
“Hoşça kal ” dedi tilki, “Yolum biraz uzunca,
Kutlarız bu barışı yeniden buluşunca.”
Çabuk toplayıp tası tarağı,
Külhani bir anda tırmandı dağı.
Bir iş çıkmamıştı numarasından.
O sırada çalının arkasından,
İhtiyar horoz kıs kıs gülüyordu.
Oyunbazı oynatmak pek tatlı oluyordu.

La Fontaine’den çeviren; Orhan Veli Kanık

Kategoriler
4.ÜNİTE:MASAL - FABL 9.SINIF

MASAL NEDİR?

Olağanüstü olayların, olağanüstü kahramanlar aracılığıyla anlatıldığı sözlü anlatım türüdür. Daha sonra yazıya geçirilmişlerdir.

Masal olay çevresinde gelişen metinler grubuna girer. Olay çevresinde gelişen metinlerden anlatmaya bağlı sanatsal metinlerdendir.

Masal; genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, olağanüstü kişilerin başından geçen olağandışı olayları anlatan edebî türdür.

Olaylar hayal ürünü olduğuna göre kahramanlar da genellikle devler, periler, cinler, padişahlar, prensler vb. hayali kişilerdir. Bu kişilerin genellikle özel adları yoktur ve iyi ya da kötü olarak tek yönlüdür. Yani masallardaki kişiler genellikle tiptir.

Masallardaki hayali olaylarda yer ve zaman belirsizdir. Olaylar, hayalî mekânlarda ve belirsiz geçmiş zamanda geçer. “Evvel zaman” ifadesi yaygındır. Olayların anlatımında öğrenilen geçmiş zaman ya da geniş zaman kullanılır. Yani ya “-miş” eki ya da “-r, -ar,-mez” ekleri kullanılır. Mekân da kurgusaldır. “Kafdağı” gibi hayali mekânlar vardır. 

Masallarda iyilik, güzellik, doğruluk, yardımseverlik gibi evrensel değerler yer alır. Masallarda dinî ve millî ögelere yer verilmez.

Masallar iyi ile kötünün mücadelesini anlatır. Masalın sonunda iyilik üstün gelir. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Bu da bize masalın didaktik olduğunu gösterir. Çünkü sonunda bir ders çıkarma söz konusudur.

Masallarda anlatıcı üçüncü kişidir ve masal kahramanlarıyla ilgili her şeyi bilir. Yani ilahi bakış açısı masala hâkimdir.

MASALIN İLK SÖYLEYENİ BELLİ DEĞİLDİR.

Masalların başında, ortasında ve sonunda kalıp sözlere yer verilir. Masallar genellikle bir tekerleme ile başlar. Yine sonunda da bir tekerleme bulunabilir. Bu tekerlemelerin amacı masalı dinleyen kişileri yani özellikle çocukları masalın dünyasına çekebilmektir.

Masalların ilk söyleyeni belli değildir. Masallar, halkın ortak edebî ürünleri arasında yer alır. Halk arasında dilden dile söylenerek gelecek kuşaklara aktarılan masallar, sonradan yazıya geçirilmiştir.

Hayvan masalları, asıl (olağanüstü) masallar, güldürücü masallar, zincirlemeli masallar gibi masal türleri vardır.

Masal Planı

Masallar; döşeme, serim, düğüm, çözüm ve dilek bölümlerinden oluşur:

Döşeme: Dinleyicinin ilgisini çekme amacı taşıyan tekerleme bölümüdür.  “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…“ gibi kalıplaşmış sözlerle başlar.

Serim: Kişiler tanıtılır. “Ülkenin birinde…” gibi ifadelerle olaya giriş yapılır.

Düğüm: Olaylar gelişir, çatışma ortaya konur. İyiler ve kötüler bu bölümde belirginleşir. Olayın ayrıntılarına girilir. Merak duygusu yoğunluk kazanır. Olaylar hızlanarak çözüm noktasına yönelir.

Çözüm: Düğüm bölümünde belirginleşen çatışma bu bölümde iyilerin kazanması ve kötülerin cezalandırılmasıyla çözülür.

Dilek: Masal “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine”, “Darısı yurdumuzun güzelleri başına” gibi iyi dilek bildiren kalıplaşmış sözlerle son bulur.

MASALLARIN TARİHİ

Masalların ortaya çıkışı ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Yaygın görüşe göre masalların kaynağı Eski Yunan ve Hint mitolojileridir.

DÜNYADA BİLİNEN İLK MASAL ÖRNEKLERİ EZOP MASALLARIDIR.

Eski Yunan’daki Ezop Masalları, bilinen en eski masal / fabl örnekleridir.  MÖ VI. yüzyılda yazıya geçirilmiş olan Ezop Masalları’nda kahramanlar genellikle hayvanlar arasından seçilmiştir.

KELİLE VE DİMNE

Hint edebiyatındaki Pançatantra adlı eser ile Beydeba’nın yazdığı Kelile ve Dimne, Doğu’daki ilk masal / fabl örnekleridir.

Arap ve İran kaynaklı Binbir Gece Masalları, Doğu toplumlarının hayal dünyasının ürünüdür. Masalların anlatıcısı Şehrazat’tır.

BİNBİR GECE MASALLARI

Eserde hikâye içinde hikâye anlatım tekniği kullanılmıştır. Binbir Gece Masalları; birçok dile çevrilmiş, yüzyıllarca geniş bir coğrafyada dilden dile dolaşmış, edebiyatta ve sinemada defalarca işlenmiştir.

PANÇATANTRA

Grimm Kardeşler olarak tanınan Jacob (Yakop) ve Wilhelm (Vilhelm) Grimm, Almanya’da halk arasında yaşayan masalları derleyerek 1812 yılında “Çocuk ve Yuva Masalları” adıyla yayımlamışlardır. Bu masallar “Grimm Masalları” adıyla tanınmıştır.

Kibritçi Kız masalıyla tanınan Danimarkalı yazar Andersen 1835 yılında “Çocuk Masalları” adlı eserini yayımlamıştır. Andersen’in birçok masalında iyilik ve güzellik üstün gelirken kendi yaşamından izler taşıyan masallarında iyimserliğin yerini kötümserlik ve hüzün almıştır. Andersen’in bazı masalları fabl özelliği taşımaktadır.

Türk edebiyatında Uygur Dönemi eseri olan Kalyanamkara ve Papamkara masal niteliği taşıyan ilk eserlerdendir.

Osmanlı Dönemi’nde sözlü gelenekten derlenerek hazırlanan Billur Köşk, ilk Türk masallarındandır. Bnu kitabı kimin derlediği belli değildir.  XIX. yüzyıldan itibaren, Türk Halk Edebiyatının sözlü ürünleri içinde “kıssa” adıyla anılan masal için “mesel” sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır.

Masal sözcüğünü gerçek anlamına bağlı olarak kullanan ilk sanatçı Namık Kemal’dir. Namık Kemal; masalı eğitici, terbiye edici özellikte, bütünüyle hayalî olaylardan meydana gelen bir anlatım türü olarak tanımlamıştır.

Halkın dilinde yaşayan masalları Pertev Naili Boratav, Tahir Alangu, Eflatun Cem Güney, Naki Tezel gibi araştırmacılar derleyerek yayımlamıştır.

Türk masal kahramanları devler, cadılar gibi olağanüstü özelliklere sahip varlıklar ile insanlar ve hayvanlardır. Masallarda padişah, Hızır, derviş, hükümdar, Keloğlan vb. iyiliği temsil ederken devler, cadılar, vezirler vb. kötülüğü temsil eder. Masallarda sık rastlanan hayvanlar ise tilki, aslan, Zümrüdüanka’dır.    

Zümrüdüanka ne anlama geliyor? Zümrüdüanka kuşu efsanesi ne oluyor? -  Güncel Haberler Milliyet
ZÜMRÜDÜLANKA (ANKA KUŞU)