Kategoriler
1. ÜNİTE: GİRİŞ: EDEBİYAT-FELSEFE-PSİKOLOJ 12. SINIF

BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE TÜRKÇE SÖZLÜKLER

  • Sözlük, bir dilin söz varlığının bir bölümünü belirli amaçlar çerçevesinde genellikle alfabetik olarak bir araya getiren ve her bir kelimenin anlamı, söylenişi, kökeni ve kullanımı konusunda bilgi veren başvuru kitabıdır.
Türkce sözlük-TDK I-II
GENEL SÖZLÜKLER
  • Sözlük yazımı ile ilgili ilk çalışmalar tarihin erken dönemlerinden itibaren başlamıştır.
  • Sözlük çalışmaları önce Doğu medeniyetinde başlamıştır.
  • Sözlükler çeşitli amaçlara uygun biçimde hazırlanır. Bunlardan en yaygın olanlar genel sözlükler ve çok dilli sözlüklerdir.
  • Genel sözlüklerde dilin söz varlığının bir bölümü alfabetik sırada dizilir ve bunların anlamları verilir.
  • Çok dilli sözlüklerde ise en az iki dilin söz varlığı birlikte ele alınır. Bunların dışında eş anlamlı, yakın anlamlı, karşıt anlamlı, argo kelimelerin ele alındığı ya da deyim ve atasözlerinin, terimlerin bir araya getirildiği sözlükler de vardır.
Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 İnkılap Kitabevi | 9789751001283
DEYİM VE ATASÖZÜ SÖZLÜKLERİ DE VARDIR.
  • Sözlüklerde genellikle koyu veya büyük harflerle yazılan, karşılığı gösterilen, anlamı verilen, açıklaması yapılan, örnek kullanımları sıralanan kelimelere madde başı denir. Sözlüğün hacmi, madde başı sayısı ile ölçülür. Dillerin başvuru kaynağı olan sözlükler, dilin mirasını da korur.
  • Türk dili için ilk sözlük çalışmaları 11.yüzyıla rastlar.
Divanü Lugat-it Türk | D&R - Kültür, Sanat ve Eğlence Dünyası
İLK TÜRKÇE SÖZLÜK
  • İlk Türkçe sözlük, Karahanlı döneminde yaşayan  Kaşgaralı Mahmut’un yazdığı Divan-ı Lügati’t-Türk’tür. Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılan bu eser; Türklerin gelenek ve görenekleri, yaşam biçimi, sözlü ürünlerini ve hatta o döneme ait bir Türk dünyası haritasını da içinde barındıran bir ansiklopedik sözlüktür.
Muhakemetü’l Edeb
  • Zemahşerî’nin 12. yüzyılda hazırladığı Mukaddimetü’l-Edep;  Arapça, Farsça, Türkçe ve Moğolca biçiminde düzenlenmiş bir sözlüktür.
  • Bu sözlük, uzun yıllar medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur.
  • Hristiyan din adamlarına Kıpçakçayı öğretmek için 14. yüzyılda İtalyanlar ve Almanlar tarafından hazırlanan Codex Cumanicus (Kodeks Kumanikus) da Karadeniz’in kuzeyindeki Kıpçak Türklerinin (Kumanlar) halk ağzından derlenmiş iki bölümlük bir eserdir.
Codex Cumanicus nedir, konusu, kim yazdı?
KODEKS KUMANİKUS
Muhakemet ül-Lugateyn
MUHAKEMETÜ’L LÜGATEYN
  • 15. Yy.da Çağatay sahasında Ali Şir Nevai’nin yazdığı Muhakemet’ül Lügateyn adlı eser, Türkçe ile Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin gücünü kanıtlamaya yönelik bir dilbilgisi kitabı olmakla birlikte Nevai’nin birçok kavramın anlamını vererek açıklaması bu esere sözlük özelliği yüklemiştir.
  • Daha sonraki yıllarda Osmanlı’da çeviri sözlükler görülmüştür.
  • Ahmet Vefik Paşa, 1876’da iki ciltten oluşan Lehçe-i Osmanî’yi hazırlamıştır. Dönemin Türkçesi bu sözlükte, Arap alfabe sistemi ile örnek cümleler verilerek ortaya konmuştur.
  • 1890’da ise Muallim Naci, Lügat-i Naci adlı Osmanlıca bir sözlük hazırlamıştır. Bu sözlükte Osmanlıcadaki Arapça ve Farsça kelimelerin karşılıkları verilmiştir.
Kamus-i Türki , Şemseddin Sami - Fiyatı & Satın Al | idefix
İLK OSMANLI TÜRKÇESİ SÖZLÜĞÜ
  • 1899’da Şemsettin Sami tarafından hazırlanan Kamus-ı Türkî’de Şemsettin Sami’nin bazı maddelerde yabancı kelimelerin yerine Türkçelerinin kullanılması gerektiğini önermesi, oldukça önemlidir. Ayrıca Arapça ve Farsça sözcüklerin anlamını, o zamanki Türkçedeki kullanımıyla ve telaffuzuyla vermiş ve öyle örneklendirmiştir. Bu yönüyle modern anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük olarak kabul edilir.
  • Cumhuriyet’in ilanı ile sözlükçülük alanında da önemli atılımlar gerçekleştirilmiştir. Türkçenin sınırlarını çizmek, söz varlığını saptamak, Türkçede karşılığı olan yabancı kelimelerin yerine Türkçelerinin kullanılmasına katkıda bulunmak, bir yazım birliği sağlamak gibi amaçlarla 1928’de Dil Encümeni kurulmuştur.
Yeni Türk Lûgatı
YENİ TÜRK LÜGATİ
  • 1930 yılında hazırlanan Yeni Türk Lügati adlı sözlük, bu ihtiyaçları karşılamaya çalışmıştır. Latin harfleri alfabesine göre hazırlanan bu sözlükte 30.000 kelime, tanımlarıyla birlikte yer almaktadır.
  • Türk dili konusundaki çalışmaları resmî ve bilimsel çerçevede yürütmek amacıyla adı 1932 yılında Türk Dil Kurumu olarak değiştirilen Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulmuş, bu oluşum sözlük hazırlama işini de üstlenmiştir. TDK’nin sürekli geliştirdiği Türkçe Sözlük, birçok ihtiyacı karşılar duruma gelmiştir.
  • TDK, günümüzde birçok ihtiyaca cevap verecek sözlükler hazırlamıştır. Büyük Türkçe Sözlük’ün yanında, deyim ve atasözleri, etimoloji, tarama,derleme, bilim ve sanat terimleri alanında sözlükler üzerinde de çalışmalar yapmaktadır.
Kategoriler
1. ÜNİTE: GİRİŞ: EDEBİYAT-FELSEFE-PSİKOLOJ 12. SINIF

DİLİN ÖNEMİ

Dil, insanların duygularını, düşüncelerini kelimelerle veya işaretlerle bildirdikleri anlaşma aracıdır. Bu araç, aynı zamanda insanlığın gelişimini sağlayan canlı bir yapıdır.

Dil, bir topluluğu millet yapan ve bir milleti ayakta tutan en önemli unsurlardan biridir. Çünkü dil bir milletin kültürünü dilden dile nesilden nesle aktarır.

Dil ve Kültür İlişkisi

Dil yaşayan bir varlıktır. Doğar, gelişir, yaşar ve bazen de ölebilir. Birlikte yaşayan bir topluluk aynı objelere bazı sesleri kodlayarak ad olarak verir.  Türkçede “y.e.r.”, İngilizcede “p.l.a.c.e”, Böylece ortak bir iletişim sistemi oluşturmuş olur. Farklı topluluklar farklı farklı sistemler oluşturmuştur. Böylece farklı diller meydana gelmiştir. Arapçada “a.r.z.” sözcükleri aynı anlama gelen ama farklı topluluklarda farklı isimlendirilen kelimelere örnektir.

Coğrafyaların Ruhu: Dil | Bilim Ve Tekno

Dil sürekli değişir. Dili konuşan toplumda göç, savaş, din, kültür, sosyal, teknolojik, siyasi değişimler dilin gelişimini etkiler. Bir dili konuşan alt gruplar arasında oluşan bu değişiklikler ağız, şive,lehçe,argo,jargon terimleriyle adlandırılır. Türkiye Türkçesinde “ben”, Azerbaycan Türkçesinde “men” şeklinde söylenmektedir.

Diller yaşadığı coğrafya, bitki örtüsü, iklim vs.ye göre de şekillenir. Mesela kar ile ilgili Eskimo dilinde,  somon balığı ile ilgili Polonezya’da, at ile ilgili Türkçede çok farklı karşılıklar ve terimler olması dilin yaşadığı coğrafyaya göre şekillenmesine örnek verilebilir.

Medeniyet; toplumların bilimde, fikirde, sanatta, teknolojide veya yaşamda ulaştıkları gelişmişlik düzeyidir. Bu nedenle dil ile medeniyet arasında bir ilişki vardır. Dil medeniyetin gelişip değişmesiyle de şekillenir. Bu değişim olumlu olabileceği gibi bazen olumsuzluklara da sebebiyet verebilir.

BAZEN DİL OLUMSUZ ŞEKİLDE DE DEĞİŞEBİLİR.

İslamiyet öncesindeki Türk medeniyetinde daha çok göçebelikle ilgili ifadeler mevcutken,  yerleşik hayata geçen Uygurlarda tarımla ilgili kelimeler yer almaya başlamıştır.

13) KİTABELERİN ÖZELLİKLERİ - Yeniden Ergenekon : Yeniden Ergenekon
ORHUN YAZITLARI

Din değiştiren Uygurların dilinde Maniheizm ve Budizm inanışlarıyla ilgili kelimeler de kullanılmaya başlanmıştır. Bu sosyal değişim Uygurların yeni alfabeler kullanmasını sağlayarak olumlu sonuçlar doğurmuştur.

İslamiyet’in etkisiyle Karahanlı döneminden itibaren İslamiyet ile ilgili kavramlar ve Arapçadan etkilenmeler de görülmüştür. Arapça kelimelerin yanında Arapça ve Farsça tamlamalarının da kullanılması Türk dilini bir süre olumsuz etkilemiştir.

Bunun yanında Türkçenin yapısına uygun olmayan Arap alfabesine geçilmesi de bu olumsuzluğu tetiklemiştir. Bunun yanı sıra Arap ve Fars dillerinin gelişmiş ve soyut yapısı, Türkçenin de ifade bakımından gelişip, derinleşmesini ve zenginleşmesini sağlamıştır.

Tanzimat ile birlikte yüzünü Batı’ya dönen Türk toplumunda Fransızcanın etkileri görülmüştür. Fransız kültürünün benimsenmesi de edebiyat, çeviri, kültür açısından olumlu ve olumsuz sonuçlar yaratmıştır. Fikir hayatı gelişirken Fransız özentisi “alafranga” tipler dili bilinçsizce kullanarak Türkçenin bu sefer de başka bir yabancı etkiye maruz kalmasına sebep olmuşlardır.

Günümüzde de teknoloji ve ticaretin küreselleşmesi dünya çapında ortak bir dili zorunlu kılmıştır ki bu dil İngilizce olmuştur. İngiliz ve Amerikan kültürlerinin etkisi de Türkçeyi olumsuz etkilemiş ve etkilemektedir. Bu etkilerden korunmak için dil bilincinin iyice oturması ve yaygınlaşması gerekmektedir.

Güvenli Web - İNTERNET VE SOSYAL MEDYADA TÜRKÇENİN DOĞRU KULLANIMI

Günümüzde sosyal ağların artması iletişim açısından iyi olmakla birlikte dil açısından olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Sosyal medyada karakter üst sınırı ve bir an önce iletişim kurma ihtiyacından dolayı kelimeler iyice kısaltılmış ve ne yazık ki anlaşmayı iyice zorlaştırmaya başlamıştır.

DİL KISALDIKÇA DÜŞÜNCE DE AZALIR.

Sosyal medya da “iyi, değil mi, nasılsın” gibi kelimeleri “ii, di mi, nsl” şeklinde yazan gençlik yazı dilinde de aynı ifadeleri kullanmaya başlamıştır. Bu da dil için çok ciddi bir tehlike teşkil etmektedir.

Dil sosyal bir varlıktır, kültürün taşıyıcısıdır, milleti birbirine bağlayan çok önemli bir unsurdur ve canlıdır. Dil bilincinin olmaması, zamanla dilin zayıflamasına ve hatta yok olmasına sebep olur. Dili yok olan bir toplum dağılmaya ve yok olmaya mahkumdur.

Kategoriler
1. ÜNİTE: GİRİŞ: EDEBİYAT-FELSEFE-PSİKOLOJ 12. SINIF

EDEBİYAT VE PSİKOLOJİ

Psikoloji ve Sosyoloji | Sayfa 2
  • Edebiyatın her bilimle olduğu gibi psikoloji ile de sıkı bir ilişkisi vardır. Edebiyat ile psikoloji birbirilerine oldukça yakın iki alandır. Her ikisi de insan yaşamını, insanın iç dünyasını anlamaya çalışır. Psikoloji bilimi bazen bir edebî eserdeki kişinin ruhsal yaşamını irdelemeye çalışır bazen de sanatçılar psikolojiden yararlanarak eserlerini oluştururlar. Edebiyat ile psikoloji iç içe girmiş iki alandır ve birçok yönden birbirilerini besler.
  • Psikoloji edebiyatta yüzyıllardır yer almaktadır ancak edebiyat ve psikoloji konusunun ele alınması ve edebi eserdeki psikolojik unsurların saptanması Freud’la başlar. Ondan sonra, Jung, Lacan, Fromm Reich ve Klein gibi psikolojinin önde gelen hemen bütün isimleri bu ilişkiyi araştırıp incelemişlerdir.
  • İnsan psikolojisi ve edebiyat her zaman iç içe düşünülmüş eserin ortaya çıkma bilincinden, yaratılma sürecine, ortaya çıktıktan sonra okuyucuyla buluşmasına kadar pek çok aşamayla psikoloji ilişkilendirilmiştir.
Klinik Psikoloji Nedir? Klinik Psikologların Kariyer Fırsatları Nelerdir?
  • Her ikisinin de insan ruhunu kavramaya, onun düşünce, davranış ve duygularına yön veren bilinçaltı süreçlerine daha yakından bakmaya ve onu çevresinden koparmadan bir bütün olarak görmeye çabalayan çalışma sahaları olduğu görülür.
PAÜ Psikoloji ve Sanat Topluluğu Konferans Etkinlikleri - ETKİNLİK DENİZLİ
  • Edebi eserlerin en temel ögesi yazardır. Eserler yazarın bilinç ve bilinçaltının ürünleridir. Şiir, roman veya öyküde yazarın mutlak bir uyanış halinde yazdığını söylemek mümkün değildir. Eser bittiğinde yazarın daha önce yaşayıp unuttuğu, bilinçaltında olan, hissettiği, daha sonra da unutulmaya yüz tutan, yazma aşamasında da ortaya çıkan anılardan katkı almıştır. Bu da psikoloğun, eserlerden yola çıkarak yazarın ruh haliyle ilgili fikir edinebileceğini bize gösterir.
Türkiye'nin Çağrışım Testi | Dr. Ülkümen Rodoplu
  • Hem edebiyat bilimi hem de psikoloji bilimi çağrışım metodundan yararlanırlar. Özellikle bilinç akışı tekniğinin keşfinden sonra kimi yazarlar serbest çağrışım adı verilen ve çoğunlukla da yazarını peşinden sürüklediği bir yöntemle yazmaktadırlar.
  • Hem edebiyat hem de psikoloji hayal gücünü önemsemiş ya da malzeme olarak kullanmış yahut da insanın bu en önemli yetisi hakkında bilimsel yargılara varmaya çalışmıştır.
Konuşma dili ve insan psikolojisi ilişkisi / Psikoloji / Milliyet Blog
  • Hem psikolojinin hem de edebiyatın en başta gelen malzemelerinden biri de dil kurgusuna verdikleri önemdir. Dilin söz konusu iki alan için de var olan önemi, dil psikolojisi adlı alanı yaratmıştır. Dilin etkili kullanımı ve sözün doğru şekilde ve doğru yerde kullanımı her iki disiplin için önemlidir.
  • Her ikisi de insanı ele almasına rağmen, psikoloji yaşayan, hisseden, hâlâ orada duran insanı ele alırken edebiyat onu yeniden canlandırma, yeniden yaratma bilinciyle hareket ederek kurmaca bir dünyanın unsurlarını dizgeleştirmeye gayret gösterir.
Psikoloji Bölümü | Fen Edebiyat Fakültesi
  • Edebi eseri daha iyi anlamanın ve onu bütün yönleriyle çözümlemenin yollarından biri de onu ortaya çıkaran dış faktörlerdir ve bu faktörlerin başında da yazarının hayatı, düşünceleri, psikolojisi gelmektedir. Psikoloji bilimi bize yazarın çocukluğundan başlayarak edebi eseri yazma sürecine kadar olan dönemi hakkında hem ipuçları verebilir hem de doğrudan doğruya eserin bünyesine sinmiş birtakım olaylar, düşünceler hakkında net bilgiler sunabilir. Bunu yaparken psikoloji bilimi elimizdeki en önemli dayanak ve çıkış noktasıdır.
  • Eserde yer alan kişi, neden sinirlenmektedir, neden içine kapanmakta, neden yürümek istemektedir, neden uykusu gelmektedir? Bütün bunların insan ruhundaki yankısını bize verecek olan psikoloji bilimidir.
Psikoloji - Edebiyat - Home | Facebook
  • Kısaca özetleyecek olursak edebiyat psikolojiden, psikoloji de edebiyattan etkilenir. Bir yazarın psikolojisi edebi eserine yansır. O eseri daha iyi anlayabilmek için o yazarın eseri yazarkenki psikolojisini bilmek gerekir. Örneğin “Bir Günün Sonunda Arzu” şiirini daha iyi anlayabilmek için Ahmet Haşim’in neden akşamı bu kadar sevdiğini ve psikolojisini bilmemiz gerek. Veya hapisteki bir adamın psikolojisini düşünmeden Sabahattin Ali’nin Sinop Cezaevi’nde yazdığı  “Aldırma Gönül” şiirinin “ Görmek istersen denizi/Gökyüzüne çevir yüzü/ Deniz gibidir gökyüzü/ Aldırma gönül, aldırma” dizelerini tam olarak anlamamız mümkün değildir.
  • Bunun dışında yazar, örneğin roman yazacağında psikoloji biliminden yararlanabilir. Roman kişisini oluştururken kişinin hangi durumda hangi tepkiyi verebileceğini veya vücut dilinin nasıl olacağını psikoloji biliminden yararlanarak daha etkili oluşturabilir. Peyami Safa’nın “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu” eserinde hasta bir çocuğun psikolojisi net bir şekilde anlatılmıştır. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanında Turgut Özben’in, Selim Işık’ın ruhsal çözümlemeleri yine psikolojik yöntemlerle oluşturulmuştur.
  •   Son yılların çok satanlar listesinde olan Adam Fawer’in Olasılıksız adlı kitabında David, bir şizofrendir. Yazar şizofreniyi yine psikolojiden yararlanarak öğrenmiş ve karakterini o şekilde oluşturmuştur. Ahmet Ümit, polisiye kitaplarında katillerin ruh halini psikolojiden yararlanarak bu kadar canlı bir şekilde gözümüzde canlandırmıştır.

  • Türk roman tarihi düşünüldüğünde Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay gibi yazarların eserlerindeki karakterlerin davranışları hususunda psikolojiden oldukça fazla ve yoğun biçimde yararlandıklarını görmekteyiz.