Kategoriler
10. SINIF 4. ÜNİTE: DESTAN-EFSANE

EFSANE NEDİR?

İnsanlar sırrını çözemedikleri konuları çeşitli şekillerde yorumlarlar. Bazen de yaşadıkları coğrafyaya ait gördükleri kişileri, nesneleri veya mekânları kutsallaştırabilirler. Bunlara yaşanmışlıkları da ekleyerek nesilden nesle sözlü olarak ve yeniden yorumlayarak aktarırlar. Böylece bir sözlü kültür oluşur. İşte bu sözlü kültürde mit ve efsane bu şekilde oluşmuştur.

Efsaneler; insanlarla insanı, coğrafyayı, diğer varlıkları, maneviyatı birbirine gönül bağı ile bağlayan unsurlardır.  Evrensel olarak yeryüzündeki bütün halk edebiyatı geleneklerinde yer alan türlerden biridir. 

 Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü olaylara, varlıklara ve kişilere yer verilen, konuşma diliyle oluşturulmuş, üslup kaygısından uzak hayali hikâye veya öykülere efsane denir.

Efsanelerin Özellikleri

  1. Belli bir üslup ve şekle bağlı değildir.
  2. Anonimdir.
  3. Sözlü geleneğin ürünüdür.
  4. Kısa yazılardır.
  5. Efsaneler, dünya halk kültüründeki çeşitli ortak motifler üstünde kurulmuştur.
  6. Taşıdıkları sosyolojik, psikolojik, etik, ekonomik iletilerle aynı zamanda bir halk eğitim aracı görevi üstlenir.
  7. Konularını belirli bir olay, kişi veya yer oluşturur. Bu nedenle de efsanenin inandırıcılık özellikleri vardır.
  8. Çoğu zaman olağanüstülük ağır basar. Bu nedenle de dinleyeni, gizem dolu bir dünyaya götürerek saygı ve ilgi uyandırır.

Efsane-Mit Karşılaştırması:

 Mitlerin kahramanları, tanrı veya yarı tanrılardır. Oysa efsanelerde kahramanlar insanlardır.  Efsaneler bazen mitlerin veya destanların içinde yer alabilirler.

Efsane-Destan Karşılaştırması

  1. Destan manzum (şiir), efsane mensurdur (düzyazı).
  2. Destanın tarihsel gerçekliği vardır. Efsaneler bazen yaşanmış bir olaya dayansa da genelde gerçek değildir.
  3. Destan ulusal bir özellik taşırken efsane taşımaz.
  4. Destanlar ulusun genelini ilgilendirir, efsaneler yerel ve bölgeseldir.
  5. Destanda kahramanlık ağır basar. Efsanede öyle bir durum yoktur.
Kategoriler
10. SINIF 4. ÜNİTE: DESTAN-EFSANE

MİTOLOJİ NEDİR?

Mitoloji, bir din veya bir halkın kültüründe Tanrılar, kahramanlar, evren ve insanın yaratılışına dair tüm sözlü ve yazılı efsane birikimini, bu efsanelerin doğuşlarını, anlamlarını yorumlayıp inceleyen ve sınıflandıran çalışmalar bütünüdür. Tanrıları, kahramanları ve doğaüstü varlıkları konu alan mitoslar, çoğunlukla geleneksel sözlü aktarım yoluyla (ozanlar, rahipler) yayılarak canlı kalmıştır.

Mitoloji kelimesi, Yunanca mythos (masal-hikaye) ve logos (söz,akıl,bilim) kelimesinden yapılmıştır. Mitoloji; çok eski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan ulusların inandıkları tanrıların, kahramanların, devlerin ve perilerin hayat ve serüvenlerinden bahseden hikâyeleri derleyen ve inceleyen alandır. Mitler, insanoğlunun karanlık dönemlerinde, ilim ve aklın topluma hâkim olmadığı zamanlarda büyük tabiat olaylarını veya kendilerini derinden etkileyen olayları olağanüstü güçlere bağlama düşüncesinden doğmuştur.

Her toplumun kendine özgü bir mitoloji maceraları vardır ve mitoloji temsil ettiği topluluğun aynası gibidir. Mitolojiler toplumdan topluma farklılık gösterdiği gibi ortak yanlar da çok bulunmaktadır.

Mitolojide geçen öykülerin hepsi hayal ürünü değildir; birçok mitolojide geçen tufan olayının, yapılan kazı ve araştırmalar sonucu gerçek olduğu ispatlanmıştır. Çin, İran, Yunan, Roma  mitolojileri dünyaca bilinirler.

Kategoriler
10. SINIF 4. ÜNİTE: DESTAN-EFSANE

DESTAN

Türk tarihinin bilinmeyen dönemlerinden İslamiyet’i iyiden iyiye kabul etmiş göründükleri 11. yy.a kadar süren döneme “destan dönemi” denir. Bu dönemde mitolojiler ve destanlar önemli ürünlerdir.

Bir toplumun belleğinde derin izler bırakan savaş, göç, deprem ya da sel felaketi gibi önemli olayların anlatıldığı uzun manzum öykülere destan denir.

  • Yüzyıllar süren bir zamanda oluştukları için toplumun başından geçen, derin izler bırakan en önemli olayları anlatır.
  •  Toplumların tarihleridir.
  • Yaratıcısı halktır, anonimdirler.
  • Oluştuğu ulusun özelliklerini yansıtır. 
  • Genellikle manzumdurlar, ama nesir şeklinde olanlar da vardır.
  • Olağan ve olağanüstü olaylar iç içedir.
  • Kahramanlar olağanüstü özelliklere sahiptirler.
  • Yiğitlik, aşk, dostluk, ölüm ve yurt sevgisi işlenir. 
  • Coşkulu bir üslup kullanılır.
  • Destanlar oluşumlarına göre doğal ve yapma destan olmak üzere iki grupta incelenirler.
  1. DOĞAL DESTANLAR: Bunlar; oluş, yayılma ve derlenme aşamalarından geçen, ilk söyleyeni belli olmayan, dilden dile, nesilden nesle aktarılan manzum öykülerdir. Oluş yani doğuş safhasında milletin hayatında iz bırakan önemli tarihi ve sosyal olaylar yaşanır ve yüceltilmiş kahramanlar görülür. Yayılma safhasında söz konusu olay ve kahramanlıklar; dilden dile, nesilden nesle aktarılır. Bu safhada yaşanan olaylara anlatıcılar tarafından olağanüstü özellikler ve abartmalar katılır. Derleme aşaması en son aşamadır. Derleyecek kişi, destanın farklı farklı versiyonlarını dinler ve bir bütün olarak destanı yazıya geçirir.

Türk Doğal Destanlarının Özellikleri:


* Çoğunlukla manzumdurlar (şiir şeklinde).
* Anonimdirler.
* Oluştukları dönemlerin özelliklerini taşımaktadırlar.
* Olağanüstü özellikleri çokça bulunmaktadır.
* Ço
k sonra yazıya geçirilmişlerdir. *Işık,ağaç,kurt gibi ortak motifler kullanılmıştır.

Türk Destanlarındaki Motifler

Destanlardaki ortak kavramlara motif denir. Destan motifleri, destan kahramanları ile iç içe durumundadır. Toplumun inancı ve yaşantısı da motifleri şekillendirir. Türk destanlarında kullanılan motifler aşağıdadır:

Işık Motifi: Destanlara aydınlık veren bir motiftir. Dini özellik taşır. Destanların büyük kahramanları veya onların evleneceği kadınlar çok defa kutsal bir ışıktan doğar. Oğuz Kağan Destanı’nda bunu çok sık görürüz.

Ağaç Motifi: Türk destanlarının asıl ögesidir. İçinde bir ışık belirebileceği gibi, yaratılışın da ögesi hayat ağacı olarak karşımıza çıkabilir.

At Motifi: Türkler için vazgeçilmez olan at, destanlarda hükümdarlığı ve beyliği temsil eder. Her kahramanın yanında sadık bir yardımcısı olan at vardır.

Rüya Motifi: Destan kahramanı rüya görür ve bu rüyalar onun hareket tarzını belirler ve gelecekteki olaylardan haberdar olmasını sağlar.

Kurt (Gökbörü) Motifi: Şamanist Türkler arasında kurt, yaşam ve savaş gücünün önemli bir işaretidir. Bazı destanlarda kurttan türediklerine dair anlatılar olduğu gibi, bazı destanlarda da savaş sırasında belirerek orduya yol gösterdiğine değinilmiştir.

Mağara Motifi: Çokça rastlanan mağara motifi anne karnı, dolayısıyla doğma, büyüme, yayılma, sığınma, korunma özelliklerini taşır. Aynı zamanda mağara, İlahî buyruğun tebliğ edildiği kutsanmış bir mekândır.

Hızır Motifi: İslamiyet sonrası destanlarda, destan kahramanına yol gösterip yardım eder.

Geyik Motifi: Türk kültüründe kutsal olarak kabul edilen bir hayvandır. Türk kültüründe ise geyik kurttan sonra öne çıkan en önemli totemdir. Kurt göklerin, geyik ise yerlerin sembolüdür. Türk destanlarında geyik dişidir, şefkatlidir. Bazen bir ruh, bazen tanrıçadır. Destan kahramanlarına yol göstererek onları kötü bir durumdan kurtarabilir.

Ok ve Yay Motifi: Trüklerin en önemli savaş silahları ok ve yaydır. Destanlarda hukuki bir sembol olarak kullanılırlar. Ayrıca destan kahramanının hünerini göstermek için de kullanılır.

 DOĞAL TÜRK DESTANLARI

İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ DOĞAL TÜRK DESTANLARI

  • Yaratılış Destanı

Dünyanın, yaratılışını, insanın ortaya çıkışını ve şeytanın kötülük unsuru olmasını Türklerin düşüncesine göre anlatan destandır. Altay- Yakut Türklerinin destanıdır. 19.yy.da Radlof tarafından derlenen destan, bilinen en eski Türk destanıdır. Şamanizm’in izlerini taşır.

  • Saka Türklerinin Destanları

            * Alp Er Tunga Destanı: MÖ 7.yy.da hüküm süren ünlü Saka hükümdarı Alp Er Tunga’yı, Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga’nın yiğitliklerinin ve bu savaşta bir ziyafete çağrılarak bir hile ile öldürülmesinin anlatıldığı destandır.


            * Şu Destanı: İskender ile Türkler arasındaki savaşların ve Hükümdar Şu’nun destanıdır. MÖ 330-327 yıllarındaki olaylar ele alınmıştır. Bu yıllarda Makedonyalı İskender İran’ı ve Türkistan’ı istila etmiştir. Türkler Şu’nun öncülüğünde mücadele etmiştir.

  • Hun Türklerinin Destanları

* Oğuz Kağan Destanı: MÖ 209-174 yılları arasında hükümdarlık yapan Hun Hükümdarı Mete’nin yiğitliklerini, ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğünü anlatan destandır. bu destanın ilk şekli günümüze kadar ulaşamamıştır. Bu destan, İslamiyet’in kabulünden sonra Oğuzname olarak anılmıştır.

* Atilla Destanı : Büyük Hun hükümdarı Atilla’nın yaşamını ve kahramanlıklarını anlatır.

  • Göktürk Destanları

            *Bozkurt Destanı: Savaşta yaralanan bir Türk’ün, dişi bir kurt tarafından kurtarılmasını, korunmasını ve Türklerin sözü edilen kurtla bu Türk’ten çoğaldığı anlatılır.
            * Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp, bir demir dağı erittikten sonra öçlerini alışlarını anlatan destandır. Bozkurt destanının devamı niteliğindedir. 13.yy.da Reşidüddin tarafından yazıya geçirilmiştir.

  • Uygur Türklerinin Destanları

            * Türeyiş Destanı: Eski Hun beylerinden birinin çok güzel iki kızı vardı. Bu bey kızları ile ancak Tanrıların evlenebileceğini düşünüyordu. Bu sebeple ülkesinin kuzey tarafında yüksek bir kule yaptırarak iki güzel kızını Tanrılarla evlenmek üzere buraya yerleştirdi. Bir süre sonra kuleye gelen bir kurdun Tanrı olduğu düşüncesiyle kızlar bu kurtla evlendiler. Uygur Türklerinin bu evlilikten çoğaldığı anlatılır.


            * Göç Destanı: Türklerin, Kutsal taşı “yada”yı Çinlilere vermeleri üzerine, tanrı tarafından cezalandırılmaları ve kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır.

İSLAMİYET’İN ETKİSİNDEKİ TÜRK DESTANLARI

                        Satuk Buğra Han Destanı

            Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han X. yüzyılda İslâmiyet’i resmen devlet dini olarak kabul etmiştir. İslâmiyet’ten sonra ilk teşekkül eden destan da bu hükümdarın İslâmiyet’i kabulü ve yaymak için yaptığı mücadelelerin efsanelerle zenginleştirilerek anlatımıyla doğmuştur. Bu destanda eski Türk destanlarındaki motiflerin yerini İslami ögelerin aldığı görülür.


             Manas Destanı

            Kırgız Türklerinin destanıdır. Bu destan 500 bin beyitle dünya destanlarının en büyüğüdür. Manas Destanı’nın ana temasını, Manas’ın Kırgız Türkleri için vermiş olduğu özgürlük mücadelesi ve onları bir bayrak altında toplama ülküsü oluşturur. Manas Destanı, içerik itibariyle göçebe ve savaşçı Kırgız Türklerinin hayatını bütün ayrıntısı ile yansıtır. Bu destanın XI ile XII. yüzyıllarda meydana geldiği düşünülmektedir.


             Cengiznâme (Cengiz Han Destanı)

                  Orta Asya’da yaşayan Türk boyları arasında XIII. yüzyılda doğup gelişmiştir. Cengiznâme Moğol hükümdarı Cengiz’in hayatı, kişiliği ve fetihleri ile ilgili olarak Cengiz’in oğulları tarafından idare edilen Türkler tarafından meydana getirilmiştir. Orta Asya’da yaşayan Türkler özellikle de Başkırt, Kazak ve Kırgız Türkleri, Cengiz destanını günümüze kadar yaşatmışlardır. Cengiznâme’de, Cengiz bir Türk kahramanı olarak kabul edilmekte ve hikâye Türk tarihi gibi anlatılmaktadır.


             Battalnâme

            Bu destanın kahramanı Türkler arasında Battal Gazi adıyla benimsenmiş bir Arap savaşçısıdır. Asıl destan, VIII. yüzyılda, Emevîlerin Hıristiyanlarla yaptıkları savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermiş Abdullah isimli bir kişiyle ilgili olarak doğmuştur. Battal, Arapçada kahraman demektir, Türklerin Müslüman olmalarından sonra Battal Gazi destan tipi Türkleştirilmiş, önceki destan epizotlarıyla zenginleştirilmiş ve anlatım geleneği içine alınmıştır. XII. ve XIII. yüzyıllarda Battalnâme adı ile yazıya geçirilmiştir. Hikâyeci âşıkların repertuvarlarında da yer almıştır. Seyyid Battal adıyla da anılan bu kahraman hem çok bilgili, çok dindar hem de cömerttir. Müslümanlığı yaymak için yaptığı mücadelelerde insanların yanında büyücü, cadı ve dev gibi olağanüstü güçlerle de savaşır.  Bu destan, Anadolu’daki ilk Türk destanıdır.    

             Dânişmendnâme

Anadolu’nun fethini ve bu mücadelenin kahramanlarını anlatan, XII. yüzyılda sözlü olarak şekillenen XIII. yüzyılda yazıya geçirilen İslâmî Türk destanlarındandır. Danişmendnâme’de hikâye edilen olayların tarihi gerçeklere uygunluğu, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmalarından, Anadolu coğrafyasının gerçek isimleriyle anılmasından dolayı uzun süre tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.


             Köroğlu Destanı

Köroğlu metni, destan adıyla anılmakla ve bazı destanî niteliklere de sahip olmakla birlikte XX. Yüzyılda Anadolu’dan derlenen örnekleri daha çok halk hikâyesi geleneğine yakındır. Bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye farklı renklere bürünen Köroğlu Destanı, Türk dünyasının ortak kültür abidelerinden biridir. Köroğlu, Türk kültür coğrafyasının uçsuz bucaksız ufuklarında at koşturan bir halk kahramanının destanıdır. Bu destan, Anadolu, Azerbaycan, İran, Rumeli, Kırım ve Türkmenistan’da söylenip dillenmiştir. Esas olarak Anadolu’da olgunlaşmıştır. Eserde, babası Seyis Yusuf’un, Bolu Beyi tarafından kör edilmesinden sonra Köroğlu adını alan Ruşen Ali’nin Bolu Beyi ile mücadelesi ve kurduğu çete ile zenginden alıp fakire vermesi konuları anlatılır.

Danişmend Gazi Destanı (Danişmendame)

XI.yy.da yaşamış Melik Danişmend Gazi’nin hayatı etrafında şekillenen, Anadolu’nın fethini anlatan destandır. 12.yy.da ortaya çıkmış, 13.yy.da yazıya geçirilmiş İslami Türk destanıdır.

Edige Destanı

Destanda 15.yy.da yaşamış Altınordu hakanı Edige’nin yaşamı ve kahramanlıkları anlatılır.

Timur Destanı

Timur devletinin kurucusu Timur’un hayatı, savaşları ve seferleri anlatılmaktadır.

                        DÜNYANIN EN ÜNLÜ DOĞAL DESTANLARI

İlyada ve Odysseia: Yunanlıların Troia (Truva) Savaşı’na gidiş ve dönüşlerini anlatır. Homeros tarafından yazıya geçirilmiştir.

Şehname: Firdevsi’nin yazıya geçirdiği destan İran-Turan mücadelelerini, İran’ın ulusal kahramanı Rüstem’in yiğitliklerini ve Büyük İskender’in İran’ı işgalini anlatır.

Kalevela: Doğaya karşı savaşan Finlilerin erdemlerini, bilgeliklerini anlatır. Dr. Lönrot tarafından derlenmiştir.

Mahabharata: Hint destanıdır. Kaurava’nın Pandavalara karşı savaşlarını Krişna ve Arcuna’nın kahramanlıklarını anlatır.

Ramayana: Hint destanıdır. Ayadhya prensi Rama’nın yaşamını anlatır.

 Nibelungen: Almanlara aittir. 5. yüzyılın ilk yarısındaki Hun-Germen savaşlarını anlatır.

 Beowulf: İngiliz destanıdır. Yiğit Beowulf ve arkadaşlarının bir canavarla mücadelesini anlatır.

İgor: 12. yüzyılda Kıpçak Türkleriyle Rusların yaptıkları savaşları anlatır.

La Cid: İspanyolların ulusal kahramanı Rodrigo’nun 11. yüzyılda Araplarla mücadelesini anlatır.

 Chansen de Röland: Fransız destanıdır. Charlemagne döneminde Müslümanlarla yapılan savaşları anlatır.

Şinto: Japonlara ait destandır. Japon ırkının güneşten geldiğini anlatan bir destandır.

  1. YAPMA DESTANLAR

Yakın çağlarda yaşanan herhangi bir tarihi olayın bir şair tarafından destan kurallarına uygun olarak yazılan destandır. Söyleyeni bellidir. Bunlar doğal destanın oluşum aşamalarından geçmezler.

             Dünya Edebiyatındaki Yapma Destanlar

  • Latin Edebiyatı’nda Aeneis (Vergilius); Troia (Truva) hükümdarı Priamos’un yeğeni Aeneis’in Roma’yı kurması anlatır.
  • Fransız Edebiyatında Henriade (Voltaire): 16. yüzyıldaki din ve mezhep savaşlarını anlatır.
  • İngiliz Edebiyatında Kaybolmuş Cennet’te (J. Milton): Âdem’le Havva’nın cennetten yeryüzüne inişleri anlatılır.
  • İtalyan Edebiyatında Kurtarılmış Kudüs (T. Tasso), I. Haçlı Seferi’nde Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında geçen savaşları; İlahi Komedya (Dante),Öteki dünyada (ahirette) Dante’ nin yaptığı 7 günlük gezileri; Çılgın Orlando (Ariosto), Charlemagne döneminde Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında geçen savaşları anlatır.
  • Türk Edebiyatında Yapma Destanlar
  • Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Üç Şehitler Destanı Kurtuluş Savaşı’ndan bazı olayları işler. Yine Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı, Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitlerine, Kayıkçı Kul Mustafa’nın Genç Osman Destanı, Cahit Külebi’nin Kurtuluş Savaşı Destanı, Gülten Akın’ın Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı yapma destana örnektir.