Kategoriler
10. SINIF 2. ÜNİTE: HİKAYE

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE HİKÂYE

1.İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra ortaya çıkan Millî Edebiyat akımıyla birlikte hızlı bir gelişme gösteren dilde Türkçülük ve sadeleşme hareketi, öykücülüğümüze de yeni bir hız kazandır­mıştır.

Genç Kalemler Dergisi ve Yeni Lisan Makalesi - edebiyatimiz.net
Milli Edebiyat’ı başlatan Genç Kalemler Dergisi
  1. Millî edebiyatçıların en önemli çıkış noktaları özellikle dil alanıdır. Verilen eserler halkın anlayabileceği sadelikte olmuştur. Konuşma diliyle yazı dili arasındaki farkı ortadan kaldırmışlardır. Sokakta konuşulan dille güzel hikâyeler meydana getirmişlerdir.
  2. Ömer Seyfettin, “Maupassant” öykü tekniği ile millî du­yarlıkları, toplumsal sorunları hikâyelerinin konusu yapmıştır. Sanatçı, gerek öykü tekniği ile gerekse kullandığı yalın dille öykücüğümüzün öncüsü olmuştur.
  3.  Bu dönemde Refik Halit Ka­ray, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi sanatçılar yazdıkları öykülerle Türk öykü­cülüğümüzün gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.
  4. Türkçülük akımı hâkimdir. Bunun yanında Osmanlıcılık ve Batıcılık akımları da etkilidir.
  5. Gözlemlerin hâkim olduğu hikâyelerde realist akım yoğun şekilde göze çarpar. Bazı sanatçılar natüralizmden de etkilenmişlerdir.
  6. “Sanat toplum içindir.”anlayışı hâkimdir.
  7. Maupassant (olay) tarzı hikâye çoğunluktadır.
  8. Milli kaynaklara yönelmişlerdir.
  9. Mekân çoğunlukla Anadolu’dur.
  10. Hikâyeler teknik açıdan oldukça başarılıdır.

Olay ve Konu

Bu dönemde Anadolu’da geçen olaylar anlatılmıştır. Bu dönemin öykü ve romanlarındaki olaylar, Anadolu’nun çeşitli köşelerinden seçil­miş, halkın her kesiminin yaşamı konu olarak ele alınmıştır.

Mekân (çevre)

Millî Edebiyat dönemi hikâyelerinde mekân olarak İstanbul’un dışına çıkılmıştır. Bu dönem sanatçıları, hikâyelerinde bilinçli olarak ilk kez İstanbul dışına çıkmaya başlamış ve bu tutum, Millî Edebiyat ana başlığı altında bir “memleket edebiyatının gelişmesine de ortam hazırlamıştır. Refik Halit Karay’ın Memle­ket hikâyeleri bu çabaların ilgi çekici örnekleri arasında yer alır. Ele alınan konular, tatmin edici bir derinliğe kavuşturulamasa da çok çeşitli konular edebiyatta yer bulmuştur

Zaman 

  1. Genellikle yazarlar, kendi yaşadıkları zamanı hikâyelerinde kullanmışlardır. Özellikle o dönemde olaylar, Balkan Savaşı, Birinci Dünya Savaşı veya Kurtuluş Savaşı zamanlarında geçmektedir
  2. Dönemin sanatçıları, yazdıkları hikâyelerde kendi yaşadıkları zaman yanında, geçmiş zamanı ve uzak tarihimizi de yaşatmak istemişlerdir.

 Halide Edip’in “Himmet Çocuk” hikâyesi, Kurtu­luş Savaşı dönemindeki olayları, Ömer Seyfettin’in “Pempe İn­cili Kaftan, Forsa, Başını Vermeyen Şehit” gibi hikâyeleri geç­miş zamanı ve uzak tarihimizi konu alan hikâyelere örnek ola­rak gösterilebilir. Konusunu şanlı geçmişimizden alan bu tür hikâyelerin yazılma nedenleri ise şanlı geçmişimize sığınarak ondan güç alma, millî duyguları pekiştirme ve bu sayede mil­letçe yeniden güçlü bir millet olarak ayağa kalkabilmek olarak sıralanabilir.

Tema ve Zihniyet

  1. Yakup Kadri ve Refik Halit, Millî Edebiyat akımına Fecr-i Âti top­luluğundan katılmıştır. Bunların dünya görüşü ve sanat anlayış­ları Halide Edip, Ömer Seyfettin, Ebubekir Hazım gibi sanatçı­lardan farklıdır. Aralarındaki bu farklılıklara rağmen bu sanatçı­ların hepsi, yerli yaşamı ve Anadolu’yu eserlere yansıtma konu­sunda ortak düşüncelere sahip olmuştur.
  2. Her sanatçı veya edebî topluluk yaşadığı dönemdeki toplumdan, içinde yaşadığı sosyal koşullardan etkilenir ve bu etkileşim sonu­cunda eser verir. Millî Edebiyat sanatçıları da içinde bulunduk­ları dönemin zihniyetini, sosyal, kültürel, ekonomik vb. özellik­lerini eserlerine yansıtmışlardır.
  3. Bu dönem hikâyelerindeki te­mel temalar, Anadolu insanının içinde bulunduğu ağır savaş koşullarının getirdiği acılar ve yoksulluktan dolayı “Türkçülük, ilerleme-çağdaşlaşma, gerilik, batıl inançlar, cehalet ve yoksul­luktur. Millî Edebiyat döneminde yazılan hikâyelerin birçoğun­da bu temaların ele alındığı görülür.

Kişi 

  1. Bu dönemin hikâyelerinde kişi kadrosu zenginleşmiş, toplumun her kesiminden insan hikâyelerde işlenmiştir. Kahramanlar hem ruhsal hem de fizikler betimlemeleriyle yaşadıkları çevre içerisinde işlenmiştir.
  2. Millî Edebiyat dönemi hikâyelerinde Ömer Seyfettin, tarihimizde kahramanlıklar gösteren tiplere yer vermiştir.
  3. Refik Halit Karay ise Anadolu’nun ilgi çekici tiplerini âdeta keşfetmiş ve bu tiple­ri anlatmada öncü olmuştur.
  4. Bunun yanında Halide Edip ve Yakup Kadri gibi sanatçılar da Dağa Çıkan Kurt ve Millî Savaş Hikâyeleri’ nde Anadolu’dan seçtikleri tiplere yer vermişlerdir.
  5. Bu dönemin sanatçıları, hikâyelerindeki tipleri dış görünüşle­riyle, biçim, çehre ve davranışlarıyla anlatmıştır. Bu tipler, yeri­ne göre yarının Türkiye’sini inşa edecek bir kahraman, yerine göre gününü gün eden emekliler, memurlar, çaresizlikten, yok­sulluktan kıvranan insanlar olarak karşımıza çıkar.

ÖMER SEYFETTİN(1884–1920)

Ömer Seyfettin - Vikipedi
ÖMER SEYFETTİN

* Türk edebiyatının en önemli hikâyecisidir.
* Yeni Lisan adlı makalesi Milli Edebiyat’ın kanunlarının ilanı sayılır.
* Sade dil akımının öncüsüdür.
* Anadolu’nun insanın hayat şartlarını hikâyelerini yansıtmıştır.
* Dilde, fikirde, işte milliyetçilik fikrini yerleştirmiştir.
* Çocukluk anıları, efsaneleri hikâyelerinde işlemiştir.

Eserleri: Bomba, Yalnız Efe, Efruz Bey, İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler.

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU(1889–1974)

YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

* Edebiyatın her alanında eser vermiştir. Fecr-i Ati’nin dağılmasından sonra Milli Edebiyat içinde yer almıştır.
* Çoğunlukla içinde yaşadığı toplumun dertlerini eserlerinde işlemiştir.
* Anadolucu, Atatürkçü bir çizgide kalmıştır.
* Esas ününü romancılık alanında bulmuştur.
* Kuvvetli bir gözlem gücü vardır.
* Realist bir çizgide yaşamıştır.
* Eserlerinde aydın-halk çatışmasını yansıtmıştır.


Hikâyeleri: Milli Savaş Hikâyeleri, Rahmet, Bir Serencam

HALİDE ADİP ADIVAR(1884–1964)

HALİDE EDİP ADIVAR

* Edebiyatçılığının yanında bir asker gibi cephe gerisinde mücadele vermiştir.
* Eserlerinde aşk, kadının psikolojisini, doğu-batı çatışmasını, eski-yeni kavgasını işlemiştir.
* Kuvvetli bir gözlem yeteneği vardır.
* Kurtuluş Savaşı eserlerinde çokça yer edinmiştir.
* Edebiyatın hemen her alanında eser vermiştir.
* Dili çok başarılı değildir.



ÖYKÜLERİ:
İzmir’den Bursa’ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım Us ile birlikte, 1922)
Harap Mabetler (1911)
Dağa Çıkan Kurt (1922)

REŞAT NURİ GÜNTEKİN(1889–1958)

REŞAT NURİ GÜNTEKİN

* Anadolu’nun dertlerini, sıkıntılarını, inançlarını eserlerinde işlemiştir.
* Sade ve yapmacıksız bir dil kullanmıştır.
* Müfettişlik yaptığı için Anadolu’yu gezmiş ve onların sıkıntılarını, sevinçlerini edebi eserlerinde sıkça kullanmıştır.

HİKÂYELERİ: Gençlik ve Güzellik (1919), Roçild Bey (1919), Eski Ahbap (1919), Tanrı Misafiri (1927), Sönmüş Yıldızlar (1928), Leyla ile Mecnun (1928),Olağan İşler (1930)

REFİK HALİT KARAY(1888–1965)

UNUTAMADIKLARIM – (REFİK HALİD KARAY) / ÖNDER ŞENYAPILI – Niteliksel
REFİK HALİT KARAY

* Halk dilini eserlerinde oldukça başarılı olmuştur.
* Kuvvetli bir gözlemciliği vardır; ancak iç gözlemde başarılı değildir.

HİKÂYELERİ:  Gurbet Hikâyeleri, Memleket Hikâyeleri

Kategoriler
10. SINIF 2. ÜNİTE: HİKAYE

SERVET-İ FÜNUN ROMAN VE HİKÂYESİ

  • Romanlarda İstanbul aydını ile saray ve konaklarda yaşayan birey ve ailelerin sorunları ele alınmıştır.
  • Rastlantılar Tanzimat roman ve hikâyesine göre azalmıştır.
  • Gözleme yer verilmiştir.
  • Kişilerin olumlu ve olumsuz yanları bir bütün olarak anlatılmaya çalışılmıştır. İşlenen kişiler, dönemin yapısına uygun, içe kapanık, karamsar ve duygulu tiplerdir.
  • Öyküde sıradan kişilere ve olaylara daha çok yer verilmiştir.
  • Roman aydınların, hikâye halkın türü sayıldığı için olay ve kişiler buna göre belirlenmiştir.
  • Dil, şiire göre daha anlaşılır olmakla birlikte yine de ağırdır.
  • Betimlemeler gerçeğe uygun olarak yapılmış, kahramanların davranışlarını açıklamada kanıt olarak kullanılmıştır.
  • Yazarlar; taraf tutmaktan, olay arasında gereksiz bilgi vermekten ve bireysel görüş açıklamaktan kaçınmışlardır. Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı bir biçimde verilir. Eserde, yazar kişiliğini gizler.
  • Realizm ve natüralizmin ilkeleri benimsenmiştir.
  • Hikâye ve romanda teknik yönden gelişme gözlenir. Kısa hikâye, bu dönemde edebiyatımıza girer. Hikâye ve roman edebî bir çizgiye ulaşır. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır.
  • Psikolojik romanın ilk örneği, bu devrede görülür (M. Rauf, Eylül)
  • Kişilerin ruh durumları anlatılır ve çözümlenir; sosyal hayat tasvir edilir.
  • Gerçek hayat sahnelerine yer verilir (H. Cahit, Hayâl içinde). Hayatta görülen ve görülmesi mümkün olan olay ve kişiler anlatılır.
Hayal İçinde - Hüseyin Cahit Yalçın | kitapyurdu.com
  • Tip yaratmada, tasvir ve portrelerde başarı sağlanır. Realist ve natüralist çizgiye yaklaşılır. Realizm ve natüralizm vb… edebî akımlar örnekleriyle birlikte edebiyatımıza girer.
  • Klâsik vak’a hikâyesi, Halit Ziya ile doruk noktaya ulaşır. Hikâyeler, orta halli ve yoksul insanları konu edinir; İstanbul’un dışına çıkılır (H.Ziya, Bir Yazın Tarihi…)
Halid Ziya Uşaklıgil - Vikipedi
  • Hayâl kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar, hikâye ve romana giren belirgin temalardır. Hikâye ve romanda realizme geçiş, gözlemi getirir, hayali ikinci sıraya iter. Yazarlar, realizmin ve natüralizmin etkisinde kalırlar.
  • Roman ve hikâyelerin dili, üslûbu kusurludur. Süslü ve sanatlı anlatım tutkusu ileri ölçüdedir. Estetik uğruna Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar, hikâye ve romanda geniş ölçüde vardır. Üslûp anlayışı ve arayışı, Türkçenin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine sebep olur. İkizli, üçüzlü ve dördüzlü tamlamalarla oluşturulan kullanımlar, karışıklığa neden olur.
  • Fransız dilinin etkisiyle Türkçenin söz dizimi genişlik kazanır. Cümlenin öğeleri yer değiştirir; bazen cümleler yarıda bırakılır, kesik cümlelere yer verilir. Cümleler isteğe bağlı olarak kısalır ve uzatılır.
Kategoriler
10. SINIF 2. ÜNİTE: HİKAYE

TANZİMAT DÖNEMİNDE HİKÂYE

  • Batılı anlamda hikâye edebiyatımıza ilk olarak bu dönemde girmiştir.
Kıssadan Hisse - Ahmet Mithat - 1000Kitap
  • Çeviri ile başlayan bu süreç, taklitler ile devam ederek gelişmiş ve kimliğini kazanarak günümüze gelinmiştir.
  • Türk edebiyatında öykü ve roman alanındaki yerli ürünler, Ahmet Mithat‘ın 1870’te basılan “Kıssadan Hisse” ve “Letaif-i Rivayat” adlı öykü kitapları ile verilmeye başladı.
  • Tanzimat döneminde çeviri eserler için söz konusu olan dil ve ahlak sorunları yerli eserlerin de başlıca sorunları oldu.
  • Tanzimat edebiyatı öykü ve romanında olaylar çoğunlukla günlük yaşamdan veya tarihten alınmıştır; olayların olmuş ya da olabilir izlenimini bırakması gerektiği konusunda bütün Tanzimat sanatçıları birleşmişlerdir.
  •  İlk öykülerde topluluk önünde anlatılan meddah öykülerinin etkisi ve tekniği görülür.
  •  Daha ilk eserlerden başlayarak, Tanzimat edebiyatı öykü ve romancılarının bir kısmı halka (Ahmet Mithat, Emin Nihat, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım), bir kısmı aydın kişilere (Namık Kemal, Sami Paşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem) seslenmeyi tercih etmişlerdir.
  • Bunun sonucu olarak da, halka seslenen yazarlar sade dille, aydın kişilere seslenen yazarlarsa yabancı sözlük ve dil kuralları ile yüklü bir dille yazmışlardır.
  •  Eserler genel olarak, duygusal, acıklı konular üzerine kurulmuştur.
  • Tanzimat öykü ve romanında işlenen önemli temalar: “tutsaklık”; zorla yapılan evliliklerin doğurdu acı sonuçlar; Batı uygarlığı ile Osmanlı uygarlığı arasındaki farkların karşılaştırılması; kadın erkek arasındaki ilişkilerde değişik ortamlarda gelişen evlilik, âşık olma temaları ağırlıklı olarak işlenmiştir.
  • Tanzimat edebiyatının ilk döneminde yetişen ve romantizm akımının etkisi altında kalan yazarların eserlerinde bu akımın özelliği olarak:

—Tesadüflere çok yer verilmiştir.

—Yazarların kişiliği gizlenmemiş; ikide bir okuyucuya “Ey Kaari!” (okuyucu) diye seslenilmiş; olaylar okuyucuyla konuşa konuşa yürütülmüştür.

—Sırası düştükçe, olayın yürüyüşü durdurulmuş, bir takım bilgiler verilmiştir.

Roman aracılığı ile bireyi eğitme ve toplumu düzeltme amacı gözetilmiş; bunun için de siyaset, din, ahlak, felsefe vb. ile ilgili düşünce ve bilgiler ya olayın yürüyüşü durdurulup ya da olayların örülüşü içinde dolaylı olarak okuyucuya aktarılmıştır.

—Kahramanlar çoğu zaman yaşamdan alınmış doğal kişilerdi. Ancak kimi zaman olağanüstü olaylara ve insanlara da yer verilmiştir.

—Kahramanlar çoğu zaman tek yönlüdür. İyiler tamamen iyi, kötüler de tamamen kötüdür.

—Olayların sonunda, çoğu zaman iyiler ödüllerini, kötüler ya da suçlular cezalarını alırlar.

—Kahramanlar çoğu zaman ilk görüşte âşık olurlar.

—Yer ve çevre tasvirleri çoğu zaman eseri süslemek için yapılmıştır.

—Kişi tasvirleri de çoğu zaman olay içinde eritilmemiş; tersine, olayın yürüyüşü durdurularak, kişinin kaşı, gözü, saçı, vb. özellikleri teker teker anlatılmıştır.

  • Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde yetişen realizm (gerçekçilik) ile natüralizm (doğalcılık) akımlarının etkisi altında kalmaya başlayan yazarların eserlerinde ise, gözleme önem verilmiş, nedenlerle sonuçlar arasında bağlar aranmış, olağanüstü olaylar ve kişiler bırakılmış, anlatılan her şeyin olabilir izlenimini bırakmasına dikkat edilmiştir.
  • İlk dönemlerde öykü ve roman birbirinden ayrı değildir. Hikâye kelimesi romanı da içine alıyordu.
  • Bu ilk anlatılar ve batıdan yapılan çevirilerden sonra Türkler de öykü yazmaya başlar.
  • İLK öyküler AHMET MİTHAT EFENDİ tarafından yazılır.
  • Daha sonra 25 kitap içinde, bir kısmı uyarlama bir kısmı telif olmak üzere otuz parçadan oluşan LETAİF- İ RİVAYAT serisinin ilk cildini yayımlar.
  • EMİN NİHAT BEY in, MÜSAMERETNAME(gece sohbetleri) adlı 7 uzun öyküden oluşan eseri eski ile yenin iç içe olduğu bir geçiş dönemi ürünüdür.
  • Batılı anlamda ilk hikâye kitabı Samipaşazade Sezai’nin yazdığı Küçük Şeyler kitabıdır.
  • Sanat toplum içindir.” anlayışı hâkimdir. Amaç halkı eğitmek olduğu için içeriğe önem verdiklerinden teknik açıdan zayıftır.

MODERN TÜRK ÖYKÜCÜLÜĞÜNÜN ÖNCÜLERİ

  • AHMET MİTHAT EFENDİ
  • EMİN NİHAT
  • RECAİZADE MAHMUT EKREM
  • SAMİ PAŞAZEDE SEZAİ
  • NABİZADE NAZIM

AHMET MİTHAT EFENDİ ve LETAİF-İ RİVAYAT

Ahmet Mithat - Wikipedia
  • Öykülerinde araya girip okuyucuyla diyalog kurar ve açıklama yapar. (meddah anlayışı)
  • Çerçeve öykü içinde bağımsız öyküler oluşturur.
  • AHMET MİTHAT estetik ve sanat kaygısı yerine öğretici ve yararlı olmayı tercih etmiştir.
  • Öyküyü bilgi aktarma aracı olarak görür. Ona göre insanlara önce kitap okuma zevki aşılanmalı.
  • Dünyadaki gelişmeler, yabancı ülke ve şehirler, fen ve teknoloji buluşları İLK olarak onun eserlerinde yer bulur.

“LETAİF- İ” RİVAYAT SERİSİNDE

  • Halk öykücülüğünün iki önemli kolu olan ÂŞIK TARZI ve MEDDAH TARZI anlatım geleneğinden vazgeçmez.
  • HACE-İ EVVEL unvanıyla halka yakın durur.
  • Göze değil kulağa hitap eder(sohbet eder gibi)
  • Yerli hayatı konu edinir. Yerli hayattan yana tavır sergiler.
  • Sosyal fayda amacı güder.
  • Ana konuların yanında başka konularda işler.

SAMİPAŞAZADE SEZAİ (öyküde ileri adım)

Samipaşazade Sezai - Vikipedi
  • TÜRK öykücülüğünün gelişiminde en önemli adım ve gelişme onlarla başlar.
  • AHMET MİTHAT’IN aksine öyküleri sanat endişesi taşır ve bireysel konular ele alınır. Ama asıl öykü Servet-i Fününcuların kaleminde gelişir. (Halit Ziya Uşaklıgil öncülüğünde modern hikâyeye vücut veren ilk kişi Samipaşazade Sezai’dir. Anlattığı kişinin dış görünüş ve iç dünyasının çözümlemesini yapar.
  • AHMET MİTHAT’ın kurgulanmış kişilerinin yanında onun anlattığı kişiler hayatın içinde karşılığı olan canlı bireylerdir
  • NAMIK KEMAL’e daha yakın sanatlı bir üslup sergiler.
  • Gündelik hayatın sıradanlığı vardır.
  • Öyküleri KÜÇÜK ŞEYLER ile anı ve makalelerinin yer aldığı RUMUZU’L EDEP’te toplanmıştır.
RUMUZUL EDEB - SAMİ PAŞAZADE SEZAİ | Nadir Kitap
  •  Samipaşazade Sezai’nin ”Küçük Şeyler” adlı kitabında yer alan öyküleri modern anlamda kısa öykülerin başlangıcı kabul edilir. Avrupai tarz küçük hikâyenin İLK örneği kabul edilir.
  • Eserleri romantizm ve realizmin izlerini taşır.
  • Gözleme dayalı bir anlatım vardır.
  • Olaylarda ve kişilerde olağanüstülük yoktur.
  • Daha çok realist eserler verirken romantizme açıktır.
  • KÜÇÜK ŞEYLER düz yazıda EDEBİYAT-I CEDİDE yazarlarının kılavuzu olur.
  • PANDOMİMA VE DÜĞÜN adlı eserinde romantizmle birlikte realist anlayıştan gelen etkiler görülür.
  • KEDİLER eseri sıradan insanın öyküsüdür ve realist bir etki görülür.
Nabizade Nazım Kimdir? - En Sevilen ve En Çok Satan Kitapları

NABİZADE NAZIM

Karabibik-100 Temel Eser - Nabizade Nazım - Satın Al | Pirtukakurdi.com
  • Üçüncü kuşağı oluşturan ARA NESİL mensuplarının kaleme aldığı türler arasında öykü de vardır. Bu kuşağın öncülerinden olan NABİZADE NAZIM Hakikiyyun (realizm- natüralizm) savunanlar arasındadır.
  • Romantizmden sonra Realist – Natüralist anlayışa geçer.
  • KARABİBİK edebiyatımızda köy hayatını konu alan ilk öyküdür. Gerçekçi köy edebiyatı için başlangıç KARABİBİK’tir.
  • KARABİBİK’i, Emil Zola’nın TOPRAK eserinden esinlenerek yazdığı ifade edilir.
  • Eserlerinde gözlem var.
  • Olağanüstülük yok.