Kategoriler
1. ÜNİTE: GİRİŞ- TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ VE TÜRKÇENİN TARİHİ GELİŞİMİ 10. SINIF

TÜRKLERİN KULLANDIĞI ALFABELER

1. Kök Türk Alfabesi: Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Kök Türk (Orhun) alfabesi 38 harften oluşmaktadır. Bunlardan 4’ü ünlü, 31’i ünsüz ve 3’ü çift ünsüz sesler için kullanılır. Ünlüler için kullanılan harflerin her biri ikişer ünlüyü karşılamaktadır. Ünsüzler için kullanılan harflerden 20’si kalın ve ince sesler için ayrı ayrıdır. 7’si kalınlık-incelik bakımından nötr harflerdir. 4’ise çoğunlukla ünlü-ünsüz veya ünsüz-ünlü değerindedir. Kök Türk alfabesinin işaretlerinin çok olmasının sebebi, harflerinden çok heceleri karşıladığı içindir. Kök Türk alfabesinin yazılışı ve okunuşu ise Latin alfabesinin aksine sağdan sola doğrudur.  Göktürkler tarafından oluşturulan alfabe, taş üzerine kazılarak yazılırdı. Bu alfabeyle yazılan ilk eser de Göktürk Yazıtları, yani Orhun Abideleri’dir. Runik alfabe de denir.

2. Uygur Alfabesi: Uygur döneminde dinin değişmesi alfabeye de yansımıştır. Uygur alfabesi, Soğd alfabesinden etkilenilerek oluşturulmuştur. Bu alfabe en çok Uygurlar tarafından kullanıldığı ve bu kültüre ait eserler verildiği için Uygur alfabesi adını almıştır. İlk olarak Türk boylarında kullanılan bu alfabe kesin olmamakla birlikte 9. yüzyılın ortalarında Koço Uygur Kağanlığı tarafından kullanılmış ve yaygınlık kazanmıştır. Uygur alfabesi bu süreçten itibaren bin yıl kadar kullanılmıştır. Bunun temelinde din vardır. Uygur alfabesinde 14 harf bulunmaktadır. Bunlardan 3’ü ünlü, 11’i ünsüz harflerdir.

3. Arap Alfabesi: Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonra dile dinî kavramlar hızla girmeye başlamıştır. Bu dinî kavramların telaffuzu ve doğru yazılışı hususunda ayrılıkları önlemek için Arap alfabesine Karahanlılar döneminde geçilmiştir. Arap alfabesinde bulunan 28 harf, Türkçenin ses özelliklerini tam karşılamadığı için dilimize uygun eklemeler yapılarak 31-36 harfle kullanılmıştır. Arap alfabesinde bulunmayan ç, p, j gibi sesleri karşılayan harfler eklenmiştir. Arap alfabesi sağdan sola doğru yazılmaktadır. Arap alfabesi ünsüz sesler üzerine kurulmuştur. Bu alfabeyle yazılan ilk edebi eser “Kutadgu Bilig’dir. 1 Kasım 1928’de yapılan Harf Devrimi’ne kadar bu alfabe kullanılmıştır.

Kiril Alfabesi Nedir, Kaç Harften Oluşur ve Özellikleri Nelerdir? Kiril  Alfabesini Kullanan Ülkeler Hangileridir? - Son Dakika Eğitim Haberleri

4. Kiril (Slav) Alfabesi: Türklerin Kiril alfabesine geçişi iki şekilde Rusya topraklarında gerçekleşmiştir. Birincisi, Müslüman olmayan Türklere yazı dili oluşturma yoluyla Çarlık Rusya’sında gerçekleşmiştir. İkincisi, yazı dili olan Müslüman Türklerin birlik olmasını engellemek amacıyla olmuştur. Bu hareket, devletin çıkardığı alfabe yasağıyla ve zor kullanılarak gerçekleşmiştir. Kiril Alfabesi Türklerin kullandığı alfabeler arasında en çok sesli harf barındıran alfabedir. 38 harften oluşan alfabenin 11’i sesli harftir.

Ses, Harf ve Alfabe | Dil, ve Edebiyat Topluluğu, Türkçe, Dil Bilgisi Konu  Anlatımı – Anadilim.org
Harf Devrimi ne zaman yapıldı? İşte Harf Devriminin tarihi ve önemi - Son  Dakika Haberleri
HARF İNKILÂBI 1 KASIM 1928’DE YAPILDI.

5. Latin Alfabesi: Arap alfabesinin Türkçenin yapısına uymaması Latin alfabesine geçişin önemli nedenlerindendir. Arap alfabesi ünsüz harfler üzerine kuruludur. Ancak Türkçe ünlü harflerin ön planda olduğu bir dildir. İlk Türkçe metinlerden günümüz metinlerine kadar kalınlık-incelik uyumuna uyan kelimeler kullanılmıştır. Ayrıca Arap alfabesinin farklı şekillerde telaffuzu, kelimelerin bağlama göre okunması, Türkçede tek bir sesi karşılayan birden fazla harfin bulunması önemli nedenlerdendir. Latin alfabesi temel alınarak hazırlanan günümüz Türk alfabesi, 1 Kasım 1928’te kullanılmaya başlanmıştır. Bu alfabede 21’i ünsüz 8’i ünlü olmak suretiyle 29 harf bulunmaktadır. Günümüz Türk alfabesi soldan sağa doğru yazılmaktadır. Türkçenin özelliklerine uygun hazırlanan bu alfabede telaffuz sorunu ortadan kalkmış ve günümüz formunu almıştır.

LATİN-KİRİL VE ARAP ALFABELERİ
Kategoriler
1. ÜNİTE: GİRİŞ- TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ VE TÜRKÇENİN TARİHİ GELİŞİMİ 10. SINIF

TÜRKÇENİN TARİHİ GELİŞİMİ

  1. ESKİ TÜRKÇE:

6.ve 13. yy.lar arasında konuşulan Türkçedir. Türkçenin yabancı etkilere en kapalı dönemidir. Türkçe henüz bir bütündür. Doğu ve batı olarak ayrılmamıştır. Köktürk, Uygur ve Karahanlı metinleri bu dönemde yazılmıştır.

Eski Türkçe için 19 fikir | türkler, tarih, tarihçi
GÖKTÜRK ALFABESİ

Eski Türkçeden sonra başlayan Orta Türkçe devri, Türklerin yeni yazı dillerini meydana getirdikleri bir dönemdir. Bu devirde Türkler batıda Anadolu’ya kuzeyde Karadeniz’in kuzeyi ile batı kısmına kadar yayıldı. Bu devirde Türkçe, Kuzey-doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi adı ile ikiye ayrılmıştır.

  • BATI TÜRKÇESİ:
Dede Korkut Hikayeleri Dresden Nüshası

Orta Asya’dan batıya doğru yayılan Batı Türklerinin kullandığı dildir. 13. yy.dan günümüze kadar gelişmiştir. Hazar Denizi’nin güneyinden geçerek batıya gelip yerleşen Oğuz Türklerinin yazı dilidir. Diğer yazı dillerine göre daha çok gelişme göstermiştir. Batı Türkçesi; Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi ve Türkiye Türkçesi olarak üç devreye ayrılır. Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesine örnektir Batı Türkçesi üç evreden geçmiştir:

  1. Eski Anadolu Türkçesi: Batı Türkçesinin ilk devresidir. 13.-15.yy arasında konuşulmuştur. Eski Türkçenin izlerini taşır. Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlı bu devre girmektedir. Dede Korkut Hikâyeleri bu dönemde oluşmuştur.
Dosya:Fuzuli Divan.jpg - Vikipedi
FUZULİ DİVANI
  1. Osmanlı Türkçesi: Batı Türkçesinin ikinci devresidir. Türkçe Osmanlı Devletinin sınırları içinde, Hazar’dan Orta Avrupa ‘ya, Kırım’dan Afrika’ya kadar geniş bir sahaya yayılmıştır. 16.yy.dan 20.yy.ın başına kadar devam etmiştir. Türkçe bu devrede yabancı dillerden pek çok kelime ve gramer şekilleri almıştır. Arapça ve Farsçanın yoğun etkisi altındadır. Fuzuli, Baki, Medim, Şeyh Galip bu dönemde yazan en önemli isimlerdendir.
Yaprak Dökümü, Reşat Nuri Güntekin - Pera Mezat
  1. Türkiye Türkçesi: Batı Türkçesinin üçüncü ve son evresidir. 1908 Meşrutiyeti ile başlayan ve günümüzde de varlığını sürdüren bir yazı dilidir. Genellikle “Yeni Lisan Hareketi” bu dönemin başlangıcı kabul edilir. Türkçe, yabancı gramer şekillerini bırakmış ve kendi yatağında akmaya başlamıştır. Bu devrin temelinde, İstanbul konuşmasının esas alındığı bir yazı dili vardır. Türkiye Türkçesinin gelişmesi içinde Yeni Lisan Hareketi’nden sonra en geniş çalışma Dil İnkılabı’ dır. 1928’de Latin alfabesinin kabulü 1932’de Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu)’nin kuruluşu bu hareketin önemli halkalarıdır.
  • KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ
Atatürk Kültür Merkezi Kütüphanesi (1.7.7.1912)

Orta Asya’da ve Hazar’ın kuzeyinde yaşayan Türklerin, Eski Türkçeden sonra kullandıkları yazı dilidir. İkiye ayrılır:

  1. Kuzey Türkçesi: 15.yy.dan günümüze kadar gelen ve Kuzey Türklerinin kullandıkları yazı dilidir. Temeli Kıpçak şivesidir. Bu nedenle Kıpçakça veya Tatarca olarak da bilinir.
  2. Doğu Türkçesi: Orta Asya Türkleri tarafından kullanılan ve günümüze kadar gelen Türkçedir. Doğu ve Batı Türkistan şivesine dayanan Doğu Türkçesi “Çağatayca” olarak bilinir. Ali Şir Nevai , bu şiveyle yazar.
Kategoriler
1. ÜNİTE: GİRİŞ- TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ VE TÜRKÇENİN TARİHİ GELİŞİMİ 10. SINIF

TÜRK EDEBİYATINDA DÖNEMLERİN ÖZELLİKLERİ

  1. İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
  • SÖZLÜ EDEBİYAT (DESTAN DÖNEMİ
      1. Sözlü bir edebiyattır ve anonimdir.
      2. Nazım birimi dörtlüktür.
      3. Ölçü, mili ölçümüz olan hece ölçüsüdür.
      4. Yarım uyak kullanılır.
      5. Sav, sagu, koşuk ve destan gibi türler vardır.
      6. Şairlere şaman, kam, baksı, ozan ve oyun adı verilirdi.
      7. Şiiler kopuz eşliğinde söylenirdi.
      8. Yabancı dillerden çok az sözcük vardır.
      9. Daha çok doğa, aşk, ölüm, kahramanlık gibi temalar işlenmiştir.
      10. Yerli bir edebiyattır.
  • YAZILI EDEBİYAT
      • Göktürk ve Uygur yazıtları bu dönemin ürünleridir.
  • Göktürk Yazıtları
      • Göktürk yazıtları Türk edebiyatının ilk yazılı metinleridir.
    • Günümüzde Moğolistan sınırlarında buluna Orhun Vadisi’nde yer almaktadır
    • 38 harfli ilk Türk alfabesi olan Göktürk alfabesi ile yazılmıştır.
    • Üç kitabeden oluşur.
    • Türk edebiyatının ilk yazılı belgeleri, ilk tarihi belgeleri, ilk nutuk, Türk adının geçtiği ilk kaynak, Türk alfabesinin kullanıldığı ilk eser olarak tarihe geçer.
    • Kül Tigin, Bilge Tonyukuk ve Bilge Kağan için yazılan bu kitabeler II. Köktürk dönemine aittir.
    • İlk olarak Danimarkalı Thomsen tarafından okunmuştur.
  • Uygur Yazıtları
    • 14 harfli Uygur alfabesiyle yazılmışlardır.
    • Mani ve Buda dinine ait dini metinlerdir.
    • Kalyanamkara ile Papamkara hikâyesi, Altun Yaruk, Sekiz Yükmek ve Irk Bitig bu döneme ait eserlerdir.
  1. İSLAMİYETİN ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

Türklerin İslamiyet’i kabulüyle Türk edebiyatı çok farklı bir alanda gelişmeye başladı. Hem dil, hem nazım şekli, hem tema bakımından değişen Türk edebiyatında öncelikle bir geçiş dönemi yaşanmıştır. 11. ve 12. Yy.larda İslamiyet’in etkileri kendini hissettirmeye başlamıştır. Bu dönemde yazılan eserler yazılma tarihine göre şunlardır:

  • Kutadgu Bilig
  • Divan-ı Lügati’t-Türk
  • Atabetü’l Hakayık
  • Divan-ı Hikmet

          Daha sonra İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı iki ayrı kolda gelişmeye başladı.

  1. Halk Edebiyatı
    • İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı’nın devamı olarak kabul edilir.
    • Sade Türkçe ile söylenir. Ama artık Arapça ve Farsça sözcükler de kullanılmıştır.
    • Sözlüdür. Şairlerin şiirlerinin toplandığı deftere cönk adı verilir.
    • Hece ölçüsü kullanılır.
    • Nazım birimi daha çok dörtlüktür.
    • Daha çok yarım uyak kullanılmıştır.
    • Aşk, doğa, kahramanlık, ölüm, din gibi birçok tema işlenmiştir.
    • Şairlere âşık adı verilir.
    • Doğaçlama söylenir.
    • Koşma, semai,ilahi,nefes,nutuk, mani,türkü gibi nazım şekilleri ve türleri vardır.
    • Anonim Halk Edebiyatı, Âşık Tarzı Halk Edebiyatı ve Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı olmak üzere üç grupta incelenir.
  1. Divan Edebiyatı
    • 13. yüzyılda gelişmeye başlamış, 16 ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.
    • Yazılı bir edebiyattır.
    • Özellikle şiir vardır.
    • Aruz ölçüsü kullanılır.
    • Nazım birimi olarak en çok beyit kullanılır.
    • Dil; Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan Osmanlı Türkçesidir ve ağır ve sanatlıdır.
    • Nazım şekilleri; tuyuğ ve şarkı dışında Arap ve Fars edebiyatlarından alınmıştır.
    • Şairlerin şiirlerini yazdıkları deftere divan adı verilir.
    • Soyut bir anlatım vardır. Her şey idealize edilmiştir.
    • Gazel, kaside, mesnevi, murabba, rubai gibi nazım şekilleri vardır.
    • Aşk, kadın, şarap, dini hikâyeler, tasavvuf gibi temalar işlenir.
    • Duygu ve düşünceler “mazmun” adı verilen kalıplaşmış ifadelerle dile getirilmiştir.
    • Daha çok zengin uyak kullanılmıştır.
    • Arap alfabesi kullanılmıştır.
  1. BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

19. yy.da başlayıp günümüzde kadar süren edebiyattır.

  1. Tanzimat Edebiyatı
    • 1860’ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkarılmasıyla başlamıştır.
    • Konu olarak yeni, biçim olarak eskidir.
    • Hak, adalet, özgürlük, eşitlik gibi temalar ilk kez işlenmiştir.
    • “Sanat, toplum içindir.” anlayışı hâkimdir.
    • Dil sadeleştirilmeye çalışılmış ama başarılı olunamamıştır.
    • Nazım birimi beyit, ölçü aruzdur.
    • Roman, hikâye, modern tiyatro gibi yeni türler edebiyatımıza girmiştir.
    • Parça güzelliği değil, bütün güzelliği ön plandadır.
  1. Servet-i Fünûn
    • Sanat, sanat içindir.” anlayışı hâkimdir.
    • Dil oldukça ağırdır.
    • Sone, terza rima, triyole gibi yeni şiir türleri edebiyatımıza girmiştir.
    • Ölçü, aruz ölçüsüdür. Ama aruz kalıplarındaki kural yıkılmış, bir şiirde birden farklı kalıplar da kullanılmıştır.
    • Sözün tek dizede bitmesi kuralı da terk edilmiş, anlamın dizelere yayılması demek olan anjanbıman tekniği uygulanmaya başlanmıştır.
    • Bireysel ve karamsar bir edebiyattır.
  1. Fecr-i Ati:
    • “Sanat, sanat içindir.” anlayışı hâkimdir.
    • Fransız edebiyatını örnek almışlardır.
    • Ağır bir dil kullanmışlardır.
    • Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
    • “Sanat, şahsi ve muhteremdir.” Sloganıyla hareket etmişlerdir.
  1. Milli Edebiyat
    • 1911 yılında Selanik’te çıkan Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” makalesinin yayımlanmasıyla başlayan edebiyattır.
    • “Sanat, toplum içindir.” anlayışı hâkimdir.
    • Ölçü, milli ölçümüz olan hece ölçüsüdür.
    • Dil sadeleştirilmiştir. Türkçeyi bilim ve sanat dili haline getirme, dil bilinci yoluyla milli bilinç oluşturma, halk kültürüne inme ve halkı eğitme maçıyla yazmışlardır.
    • Anadolu halkı ve Anadolu işlenmiştir.
    • Türkçülük hâkimdir. Milli değerlere yönelme başlamıştır.
    • Halk edebiyatından etkilenilmiştir.
  2. Cumhuriyet Edebiyatı
    • 1923’te cumhuriyetin ilanından günümüze kadarki dönemdir.
    • Öz Türkçecilik anlayışıyla sade ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
    • Anadolu, doğal güzellikleri, insanı, sosyal hayatı ve folkloruyla edebî eserlere yansımış, Türk tarihi ve Atatürk’le ilgili konular ağırlık kazanmış, 1940’lı yıllardan sonra ise bireysel duygu ve sorunlar da ele alınmıştır.
    • Dünyaya açılma ve çağdaşlaşma çabaları edebiyatı da etkilemiş, dünya edebiyatı daha yakından takip edilmiştir.
    •  Dünya edebiyatıyla kurulan bağlar sonucunda; toplumsal gerçekçilik, varoluşçuluk, dışavurumculuk, gerçeküstücülük, gelecekçilik gibi akımların etkisinde ürünler verilmiştir.
    •  İlk yıllarda genellikle halk edebiyatı nazım şekilleri ve hece ölçüsü kullanılmış; 1940’lı yıllardan sonra ise serbest şiir yaygınlaşmış, aruzu sürdürenler oldukça azalmıştır.
  • Roman ve hikâyelerde toplumsal ve kültürel farklılıklar, ülke ve toplum sorunları, Kurtuluş Savaşı, eski-yeni çatışması, köy ve kasaba insanın çelişkileri, tarihî konular, yanlış Batılılaşma konuları ağırlıkla işlenmiştir.
    • Tiyatro, yeni cumhuriyetin ilkelerini halka aktarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.
    • Ayrıca çocuk tiyatrosu çalışmaları yapılmış, kadınlar sahnede daha çok yer almaya başlamış, Devlet Konservatuarı açılmıştır.
    • Deneme, eleştiri, edebiyat tarihi alanlarında Cumhuriyet Dönemi’nde büyük ilerlemeler kaydedilmiş, önemli eserler verilmiştir.
    • Cumhuriyet Dönemi’nde harf devrimiyle birlikte Latin alfabesinin kullanılmasıyla verilen eserlerin sayısı artmıştır.
    • Roman ve hikâyede dört temel eğilim görülmüştür: Milli zevk ve anlayışla yazılanlar, bireysel hayatı esas alanlar, toplumcu gerçekçiler ve modernizmi esas alanlar.